Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Kasım 2016 Pazar

Rusya'da Trump Etkisi


   Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimi üzerinden 20 gün geçmesine rağmen Rusya'da bu konu hala konuşuluyor. Sadece Duma'da değil aynı zamanda halk Trump'ın gelişine çok sıcak bakıyor. Trump'ın  ''Putin ile her konuda konuşarak çözüm bulma'' mesajı dillerden düşmüyor. Clinton'a doğal olarak soğuk bakan Rusya halkları, Trump'a kucak açmış bekliyorlar.


   Bu yakınlaşmanın geçmişine bakmak gerekirse Trump'ın ''Face The Nation'' programında Putin ile alakalı ''Onunla muhtemelen çok iyi anlaşacağımı düşünüyorum. Şu an yaşadıklarımıza benzer sorunlar yaşamayacağımızı sanıyorum'' gündeme damga vurmuştu. Bu iyi niyet mesajları  Rusya Devlet Başkan'ı Vladimir Putin'nin  yıllık düzenlediği basın toplantısında karşılık bulmuştu.Vladimir Putin, Trump hakkında ''Çok yetenekli biri olduğuna şüphe yok. Şu an gördüğümüz kadarıyla başkanlık yarışının tartışılmaz lideri o. İlişkileri farklı bir seviyeye çıkarmak istediğini, Rusya’yla daha derin ilişkiler kurmak istediğini söylüyor. Bundan memnun olmamaya imkân var mı? Tabii ki memnunuz.'' demişti. Bu açıklama Trump tarafından yazılı açıklama yayımlandı: ''Kendi ülkesinde ve ülke dışında bu denli saygı gören bir kişiden bu denli nazik iltifatlar almak her zaman büyük bir onurdur. Ben her zaman Rusya ve ABD’nin terörizmle mücadelede, dünyada barışın tesisinde birlikte çalışması gerektiğine inandım. Karşılıklı saygıyla gelişecek ticari ilişkileri ve diğer kazanımları saymıyorum bile.'' Bu açıklamalar Trump tarafından birkaç kez daha tekrarlandı ekranlar önünde. Bu açıklamalar üzerine partisinden tepki çekmesi onun Putin hakkında söyleyeceklerini ve söylediklerini değiştirmedi.Seçimleri Trumpın kazandığı iyice belirginleşince Rusya'da trump baskılı flamalar görmek çokda zor olmadı. Sosyal medyada Putin'i ve Trump'ı birlikte gösteren resimler çoğaldı. Halk iyice Trump'ı benimsedi. 

   Rusya'da yaşayan müslümanların büyük bir kısmıda Trumpçı oldu. Clinton'nın: Rakibi ile en büyük fikir ayrılığı bu konuda. Müslümanların girişinin engellenmesini önermenin bile Ortadoğu’daki Müslümanları yabancılaştıracağı ve ABD ile ilişkilerine zarar vereceği görüşünde olması Rusya müslüman halkı üzerinde bir etki yaratmadıTrump'ın müslümanlar için hiç hoş olmayan cümleler kullanmasını duyan ama kulak tıkıyan Rusya müslümanları Trump'dan yine ilk nefret edecek ve bunu toplumda yaygınlaştıracak taraf olacaktır.

 Dereyi görmeden paçaları sıvıyan Rus halkı, Amerika dış politikasının Rusya'ya karşı çok ciddi şekilde değişme ihtimalini görüyor. Sağduyunun öne geçip gerginliği düşürme isteği Trump tarafından net şekilde iletilmesi Rusya tarafından karşılık bulacağı kesin. Fakat bu Rusya'nın Amerika'ya karşı dış politikasının ciddi şekilde değiştirmeyecektir.  Trump röportajlar esnasında üzerinde durdugu diğer önemli konu ''Amerika'nın çıkarı için ne gerekiyorsa onu yapcağı''. Rus-Amerikan ortak çıkarlarını Ortadoğuda bulmak günden güne zorlaşıyor. Türkiye'nın sınırında olan bu gelişmeler Türkiye'nin belirleyici konumda olmasıda bu ortak çıkarların bulunmasını zorlaştıran bir faktördür. Değişenlerin bu ortak çıkarları nasıl etkileyeceğide önemlidir. Bu demek oluyor ki söylemde bir kaç konu üzerine sivri lider Trump,  Putinle anlaşma yoluna gidecektir. Fakat yeni doğan durumlar ve değişenler üzerine güç kavgası tüm hızıyla devam edecektir. 





11 Haziran 2016 Cumartesi

Karadeniz, Nato, Rusya, Türkiye



Karadeniz umarım patlamaz!

  Bildiğiniz üzere Türkiye ile Rusya  arasındaki ilişkilere bir pürüz daha eklendi. Öyle yükte hafif pahada ağır denebilecek bir pürüz de değil hani. Pürüzün adı Karadeniz.  Uçak krizi, Suriye'de fikir ayrılığı derken  Türkiye'nin Ukrayna'da artık taraf olması, Türkiye'nin Rusya ile arasındaki ilişkisine tuz biber ekti. Yetmezmiş gibi Nato'ya, siz Karadeniz'de az görünüyorsunuz  Karadeniz Rusya gölü olmamalı denmesi bozulan ilişkileri parçalıyor. Krizi gidermek istiyorsanız ne yapmalıdan çok ne yapmamalıyı düşünmek, doğru yola giden en önemli adımdır. Rusya'nın Karadeniz üzerindeki etkisi Sovyetler dağıldıktan sonra azaldı. Dini, etnik ve kültürel çatışmaların öne çıktığı o yıllarda Rusya Karadeniz'de ciddi güç kaybı yaşadı. Bu yüzden Karareniz'de güç el değiştirdi. Son iki yılda olanlar Rusya'nın Karadeniz'de genişleme politikasını aktifleştirdiğini gösteriyor. Kırım'ın ihlaki ile başlayan aktifleştirme askeri yığınaklar, tatbikatlarla devam etti. Tam bu esnada Karadeniz'e kıyısı olan Türkiye ile ilişkiler bozuldu. Planları bozulan Rusya'nın  şu anda iyi sinyaller gönderiyor olması birazda bu yüzden. Eğer politikanı ve mütefiklerini iyi ayarlarsan yöneten ve hüküm süren güç sen olursun. Dolayısıyla bunu koruyamazsan şikayet etmeninde bir manası yok! Türkiye'nin Karadeniz politikası(belki vardır) eski günlerini mumla arıyor. Karadeniz ve Akdeniz'de karşılıklı askeri yığınaklar ne zaman patlayacağı belli olmayan bombalara benziyor. Polonya'da 31 bin askerle başlayan tatbikata karşılık Ukrayna sınırına 50 km yakınlıkta olan Klintzi bölgesinde yeni tatbikat planlayan Rusya, ABD'nin, Nato'nun askeri varlığını artırmasına Karadeniz politikası çerçevesinde karşılık veriyor. Bölgedeki hassasiyet iyiden iyiye derinleşiyor. Hemen dibimizde bunlar yaşanırken Türkiye'nin tutumu ve dış politikası umarım Mısır'da geliştirdiği dış politikaya benzemez! Ayrıca 3 tarafı denizle kaplı bir Türkiye'nin denizler üzerinde nasıl bir askeri gücü var bunuda düşünmemiz lazım.  Mesela Tu-124 gibi istihbarat gemimiz var mı! Veya USS gibi! Bilmem var mı?



Uçak Krizi

 Uçak krizi'nin aşılabilmesi için iki taraftan gelen inişli çıkışlı açıklamalar son yazımda dediğim gibi sorunun büyütülmeden bekletilmesi üzerine kurulan bir oyun. Bu Türkiye'nin kurduğu bir oyun değil ama. Rusya ile tekrardan iyi ilişkiler kurulabilmesi için tazminat ödenebilir ve özür dilenebilir.  Sonu ölümle biten bir durumdan bahsediyoruz. Ticari ilişkilere ciddi zarar veren bu durum  iki ülke açısından hiç de kârlı değil. Nato'nun üyesi ve Rusya ile müttefik noktasına gelen bir Türkiye, batı tarafında onaylanmıyordu. Rusya'ya uygulanan ambargolara katılmayan Türkiye, Batı'dan ciddi eleştiri alınıyordu. Gelinen son durumda bu söylediklerimin hiç biri mevzu bahis değil. Üzerine artık taraf olunan ve ne zaman patlayacağı belli olmayan  Ukrayna meselemiz var. Karadeniz  ve Suriye'yi söylemiyorum bile. Bütün bu olumsuzlukları saydığımızda kurulan oyun tahtasında dış politikadan çizik yiyoruz. "Rusya'nın bekletisi ne anlayamadık" ekseninden daha yaptırımlı bir eksene dönülmesi zorunlu gözüküyor. Zira Karadeniz'de, Rusya aleyhine attığımız adım, Karadeniz'den, Suriye'den, Irak'tan lehimize geri dönüyor. Ve kapana sokuyor. Özür dilenebilir diyorum çünkü sonu ölümle biten bir olaydan dolayı üzgün olmalıyız ve özür dilemeliyiz. " Sınırımız ihlal edildi. Uçağı angajman kuralları çerçevesinde uyardık. Cevap alamadık. Gerekli uydu iz düşümleri siz değerli basın mensuplarına dağıtıyoruz( her ülkenin basın mensubu davetli olmalı). Videolar bunlar. Biz olayım bu noktaya gelmesinden dolayı hüzünlüyüz. Biz insanı severiz yaratandan ötürü. Dini, ırkı, ne oluraa olsun biz severiz.. Özür dileriz".   Bu cümleler hem bizi anlatan, hemde haklı olduğumuzu dökümanlarla ortaya  koyan bir konuşma. Aynı zamanda Rusya'nın istediği özürüde veren bir konuşma. Tarihe böyle geçmesi,  gelecek yıllarda  Türkiye'nin Rusya'ya duyduğu dostluğu ne kadar önemsediğini ve değer verdiğini gösterecektir.


Dostlarımızı çoğaltacağız, düşmanlarımızı azaltacağız

  Başbakan Binali Yıldırım'ın " Dostlarımızı çoğaltacağız, düşmanlarımızı azaltacağız" cümlesi bilindiği üzere aslında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın kurdugu oyunun sloganıdır. Bu sloganı önemsemekle birlikte yetersiz olduğunu düşünüyorum. Müslüman kardeşler üzerine kurulan politika Suriye'de ve Mısır'da çöktü. Yakında Afrika politikamıza da bu sıçrarsa hiç şaşırmam. Bakmayın Afrika ziyaretlerine zamanında aynı çalışma ortamını Rusya'yla bulduk.


Turizm can çekişmiyor. Ölmüş!


  11 Eylül'den sonra havayollarında 203.000 kişi, konaklama işletmelerinde ise 174,000 kişi işten çıkarılmıştır. Ayrıca krizi takip eden 2 yılda gelirde önemli bir artış yaşanmamıştır. Bu örneği Rusya ile aramızdaki ilişkilere ışık tutması adına verdim. Bu kadar ciddi pürüzlerin olduğunu düşünürsek önümüzdeki 3 yıl boyunca turizmin eski günlerine dua ederek geçireceği kesin.
Sadece turizm ile sınırlı olmayan bu ticari çöküntü diğer sektörlere de sıçramış durumda. Açıkcası devletin eninde sonunda yararına olacak bir durum mevcut ise belli bir süre ekonomik durgunluk veya kriz göz önüne alınabilir. Fakat mevcut durumun sonunda Ülkemize yararlı bir faktör göremiyorum.


31 Mayıs 2016 Salı

Çok Bilinmeyenli Denklem Rusya





Rusya ile son 6 günde gelinen nokta olumlu sayılsada sonuca gidecek yolun hala muğlak olduğu son açıklamalardan belli oluyor. Putin'nin açıklamasıyla tansiyonun düştüğü günlerde Bakan Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın olumlu yönde demeç vermeleri krizden sonra en uzlaşmaya elverişli ortam sayılabilir. Türkiye krizin başlangıcından bu yana uslubunu uzlaşmacı çerçevede koruyor ve anlaşma sinyalleri veriyor. Buna binaen günler önce Rusya Devlet Başkanı Putin'nin ses tonu düşük, köşeli cümlelerden uzak konuşması Rus ve Türk halkını, turizmcileri, iş adamlarını, bürokrasiyi heyecanlandırmıştı. Fakat Rusya'dan gelen  dünkü açıklamalar ''işi yokuşa sürmek'' deyimiyle eş değer.  Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Dışişler Bakanı Çavuşoğlun'a verdiği cevap işin uzlaşma kısmından çok, krizi büyütmeden bekletme noktasına getiriyor. Krizin bekletilmesi Rusya'nın Suriye politikası ile paralel olarak mı ilerler? Bence evet. Suriye'de riskler gören Putin, ayağını yer etmeden bu krizi bekletme taraftarı olduğu ortada. Yani Türkiye sınır ihlali olmasına rağmen defalarca uyardıgı aideti belirsiz bir uçağın vurulmasından dolayı özür de dilese, tazminatta ödese krizin aynı gün çözülüp feraha kovuşması uzak bir ihtimal. Suriye konusu çözülmedikçe Rusya , Türkiye arasındaki ilişkiler bu eksende devam edeceği kesin. Mesela Rusya Devlet Başkanı Putin'nin Ortadoğu ve Afrika Temsilcisi, Dışişler Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov'a basın mensuplarının Türkiye'nin Suriye'ye müdahalede bulunması ile ilgili soruları yanıtlarken verdiği cevap söylediğimin  paralel ilerlemeye örnektir. Ne diyor Bakan Yardımcısı Mahail Bogdanov ''Hangi zeminde müdahale olacak?  Bu bir ülkenin egemenlik haklarına müdahale anlamına geliyor. Bir başka ülkeye askeri bir müdahele için BM Güvenlik Konseyinin yada meşru yönetimin talebinin olması gerekir.

Rusya'nın krizi bekletmesinin diğer bir nedenide Türkiye'nin Karadeniz konusundaki politikası. Rusya'nın Karadeniz'de yayılmacı politikasından rahatsız olan Ankara,  rahatsızlığını devletin en yüksek noktasından dile getirdi. Arkasından Rusya'da, Karadeniz asla Nato gölü olmayacak demecini verdi. Türkiye-Rusya krizini açmazda tutacak diğer bir konu daha.

Diğer yandan Rusya Dışişler Başkanı Sergey Lavrov "Abacı, kebeci, ara yerde sen neci?"  ekseninde ABD mevkidaşı John Kerry'den Türkiye-Suriye sınırının kapatılmasını talep etti.

Peşi peşine gelen açıklamalar arpacı kumrusu gibi düşünmeyi bertaraf eder şeklinde. Özür dile, tazminat öde sonra aramızdaki ilişkileri düzeltmeyi konuşalım. Tabi bunlara Ankara, günümüz şartlarında sıcak bakmıyor.







30 Mayıs 2016 Pazartesi

Rusya Devlet Başkanı Putin'e , Bakan Çavuşoğlu'ndan Cevap



  Dünkü yazımda Rusya Devlet Başkanı Putin'nin zeytin dalı uzattığını ve tansiyonun en düşük seviyelerde olduğunu yazmıştım. Geç olmadan Türkiye'ye yumuşak pasla bırakılan bu topa aynı yumuşaklıkla cevap verilmesi temennisinde bulunmuştum. Beklediğim cevap Bakan Çavuşoğlu tarafından aynı ustalıkla geldi.

   Dışişler Bakanı Çavuşoğlu şu değerlendirmeyi yaptı  ''Türkiye de ilişkileri düzeltmek istiyor. Putin diyor ki, adım bekliyoruz. Biz de diyoruz ki, bu adımları atabilmek için gelin ortak bir çalışma grubu oluşturalım. Onlar kendi aralarında konuşsunlar, fikir üretsinler, hangi adımları atmamız lazım. Şimdi biz İsrail'le görüşüyor muyuz? Diplomatlarımız, bürokratlarımız görüşüyorlar. niye? Geriye kalan şartlarla ilgili adımları nasıl atacağız bunu konuşuyoruz. Bizim Rusya'ya önerimiz  bu oldu. İster resmi , ister gayri resmi nasıl isterlerse hangi adımları atacağımızı değerlendiririz ve neticede  de ortak yolu buluruz. Bulunmayacak bir konu değil.

  Değerlendirmesindeki cümlelere az çok aşinayız ama öyle bir nokta var ki benim ilk kez duyduğum, gözlerimi açıp tekrar okuduğum. Cümle şöyle '' İster resmi, ister gayri resmi nasıl isterlerse hangi adımları atacağımızı değerlendiririz ve neticede  de ortak yolu buluruz. Bulunmayacak bir konu değil.'' Yani Çavuşoğlu hatamız varsa eğer her yoldan bunu çözmeye hazırız, eğer hatanız varsa yine her yol bunu çözmeye açık diyor. Bu cümle bu krizi çözmeye yeter mi ona Rusya karar verecek. Fakat aynı ustalıkla Rusya sahasına bırakılan bu estantanelik pas geç olmadan karşılık bulmalı. Zira tansiyonun en düşük noktasında Bakan Çavuşoğlu dersini çalışmış Türkiye'nin bu konuda üstüne düşecek her şeyi yerine getireceğinin işaret fişeğini bir kez daha yakmıştır.

 Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın Diyarbakır dönüşü gazetecilere yaptığı bir açıklamada '' İlişkilerin bozulmasını biz istemedik. Sayın Putin'den olumlu bir adım geldi de biz olumsuz bir yaklaşım mı sergiledik''  bulundu. Bu liderler arası bir olumlu hava yaratır mı ilerleyen günlerde göreceğiz fakat zannediyorum ki ılımlı bir diplomatik süreç bizi bekliyor.










29 Mayıs 2016 Pazar

Yunanistan'da Rusya Devlet Başkanı Putin'nin Türkiye Hakkında Söyledikleri

Yunanistan'da Rusya Devlet Başkanı Putin'nin  Türkiye Hakkında Söyledikleri


  Rusya Devlet Başkanı Putin'nin Atina ziyareti esnasında Türkiye hakkında söylediklerini önemsiyorum. Putin, Ankara ve Moskova'nın iletişimi sürdürdüğünü, Moskova'nın iletişimi geliştirmek istediğini ama ilk adımın Ankara'dan gelmesi  gerektiğini söyledi.  Türk halkıyla Rus halkının dostluk seviyesini önemsediğini söyleyen Devlet Başkanı Putin, somut adımlar beklediğini ekledi. (Somut adım:  Ankara'nın ilk adımı atması, özür dilemesi,  tazminat ödemesi olarak değerlendirilmeli.)

  Putin'nin cümleleri değişmemişti fakat ses tonu ve yaklaşım biçimi dikkat çekilmesi gereken bir nokta. Sakin ve yumuşak konuya girişi, zeytin dalı olarak adlandırılabilir. Koşeli sert çıkışının olmaması önemli bir hussus. Tabi ki tazminat ve özür isteklerinden vazgeçmiş değiller fakat zeytin dalının sonunda ne olacağı nereye varılacağıda ancak Ankara'nın buna geç olmadan cevap vermesiyle anlaşılabilir. İki ülke içindeki bürokrasi, siyasiler, konsoloslar, iş dünyası  yumuşak ses tonuyla ve sert çizgiler koymadan kriz çözülmeli diyor. Putin'nin, bu  çerçevede sakin  ses tonu, köşeli sert cümlelerden uzak durması daha yuvarlak cümleleri ile meseleye yaklaşımı bir ilk!  Krizin başladığı günden bu yana tansiyonun en düşük olduğu noktadayız. Değerlendirilmeli midir?  Geç olmadan evet. İki ülkede sağduyunun ön plana çıkması krizin çözülmesini pratikleştiren bir argüman olacaktır. 3. Gözlem masası kurularak krize neden olan uçak düşürme olayını araştırılabilirler. Nihayetinde günümüz teknolojisi o anları dakika dakika kaydetti. 3. masada Almanya, Mısır, Suriye, Amerika, Çin,  99999 ülke olsun farketmez. Türkiye ve Rusya ise bütün dökümanlarını ortaya koysunlar. Kamoyunu böylelikle ayrıntılı şekilde aydınlatmış olurlar.  Masa'da Türkiye'nin haksızlığı ortada ise tazminat ödersin,  özür dilesin.  Eğer ihale Rusya'ya kalırsa Rusya özür dilesin. Yada 'nalda da var mıhtada var' demeli,  iki tarafın el ele verip krizi şartlar koşmadan nihayete kavuşturmalı. İki ülke arasındaki bu kriz, ekonomilerinede  darbe indirdiği kesin. Rusya'nın Avrupa'dan yediği ekonomik ambargoyu Türkiye üzerinden geliştirdiği enerji politikası ile yenmeye çalışması gayet mantıklıydı. Fakat kriz bu stratejik adımı geçiktiriyor. Aynı durumu Türkiye üzerinden okursak Avrapa'ya Rusya kartını istediği gibi oynayan Türkiye krizden sonra kartını kaybetmiş durumdadır.

Ah şu Yunanistan turizmi!


  Rusya Devlet Başkanı ayrıca Rus turistlerin Yunanistana yönelmesi için vize sorunu dile getirdi. Bunuda hal ettikten sonra Rus turistler Yunanistana gidecekmiş miş miş miş.
Yunanistanın pahalılığını Rus turist kaldıramayacağı ortada. Yunanistanın turizmde hizmeti herkes tarafınca biliniyor. Türkiye'nin onda belki 3 olur ama 4'ü olamaz. Hem çok para ödeyecek hem hizmetten birşey anlamayacak olan Rus turisti bu sene olmazsa seneye Antalya'nın, İstanbul'un hayallerini kuracaktır. Şuanda bile bu hayalleri kuran binlerce Rus oldugunu tahmin ediyor hatta sosyal medyalarında olan paylaşımlardan takip edebiliyorum.

Son olarak

  Ülkeler arasında krizler çıkabilir. Mesele bunu nasıl çözeceğinizdir. Sağduyu, sakinlik,çözüme ulaşma isteği, şeffaf olma....