Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Mart 2017 Pazartesi

Türk-Rus İlişkiler Bağlamında Avrupa'nın Bugünkü Tepkisi


Avrupa Birliği'nin topyekün Türkiye karşıtı olan tavırları Türkiye'de gerçekleşecek olan referandumla sınırlı olmadığı gibi en önemli nedeni referandum da değildir. Referandum ile alakalı siyasilerin açıklamaları sadece durumu lehine çevirmek şeklinde okuyabiliriz. Eğer Avrupa'daki ülkeler bu toplantılara izin vermiş olsalardı ''evet'' oyunun Avrupa'da bu kadar yükseleceğini düşünmek hayal perestlik olurdu. Bu cümlelerimden ''Avrupa ile Erdoğan tiyatro çeviriyor'' anlamının çıkarılması zorlama bir çıkarım olur. Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'nın basiretsiz, tahamülsüz adımlarını iç siyasetinde iyi kullanıyor. Asıl konu yukarıda da dediğim gibi referandumla sınırlı olmadığı gibi ana tema olarakta değerlendirmemekteyim. Diğer bir yandan Hollanda'nın seçimleri yüzünden bu kadar zıtlaşacağını da düşünmemekteyim. Zaten bu denli tepkiyi bir Avrupa ülkesi verecekti. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, seçimler yüzünden iç siyasetine malzeme yapmak için Avrupa'da ortaya konan ihaleye talip oldu. İki ülke dış siyaset argümanlarını iç siyasetlerinde ustaca kullanıyor. Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte bunu diplomasi, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi faktörleri ezerek yapıyor. 




Daha öncede vurguladığım gibi Avrupa'nın bu tutumu doğrudan Türkiye'nin Suriye dış politikası, Türkiye'nin Rusya dış politikası ile yakından alakalıdır. Erdoğan ve Putin son bir yılda onlarca kez telefonda görüştüler. Uçak krizinden sonra 10 Martta 4.kez yüz yüze görüştüler. Son toplantıdaGenelkurmay Başkanı​​ Orgeneral Hulusi Akar​​, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ekonomi Bakanı ​​​​Nihat Zeybekci​​​, ​​​Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ​​​Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı​ Faruk Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı​​​ Nabi Avcı, ​​​​​​​​Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da toplantıda hazır bulundu. Özellikle bu katılımcı listesine bakıldığında Avrupa'nın nazileşmeye başlayan tutumlarını anlamak daha mümkündür. Türkiye'ye karşı  sertleşmenin nedenlerinden biri ''Doğu ile ilişkileri normalleşen Türkiye, Nato'nun içinde gedik açıyor düşüncesidir''.  Hatırlarsanız 15 Temuzdan sonra Erdoğan'nın ilk ziyaret yeri yine Rusya olmuştu. Alman Bild gazetesi NATO üyesi olan Türkiye'nin yüzünü doğuya mı çevireceği yönünde endişelerin olduğunu dile getirdi. Aynı haber Türkiye'nin Suriye'de ki konumunu irdeleyerek devam etti. Buradan hareketle, Türkiye, Rusya, İran istişarelerini Batısız yapıyor, hareket edebiliyor ve gücünü koruyabiliyor üstüne üstelik farklı düşünseler bile ortak akıl yolunda ilerliyorlar. Ankara Rus Başkonsolosu Karlov'un katledilmesi, uçak krizi gibi durumlar Batı'nın Türkiye için biçtiği bir dış politika haritası olduğunu gösteriyor. Avrupa'nın şu andaki tepkisi Türkiye için biçilen bu dış politikanın başarısız olması ile bağlantılıdır. Avrupa Birliğine üye ülkeleri ikili ilişkilerde kendisine ekonomik olarak bağlayan Almanya, Türkiye'ye karşıtı tavırları desteklediğini görmemiz gerekir. 



Son Olarak
Diplomasi sorunların barışçıl çerçevede çözülmesi için ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kavramı kaldırırsanız sorunları hangi yolla çözeceksiniz? Hollanda bu diplomasiyi katletmiştir. Suç aletinide diğer kuyruğuna basmadığı Avrupa devletlerinden aldığı ortaya çıkıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder