Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Mart 2017 Cumartesi

10 Mart Erdoğan-Putin Görüşmesinden Kalanlar


Uçak krizinden sonra bozulan ikili ilişkiler, konjöktürel gereksinimlerden dolayı yeniden ısınmaya başladı. Batı'nın attığı adımlar müttefik olarak gördükleri Türkiye Cumhuriyet'nin başta sınır güvenliği ve iç huzurunu hedef alınca tarihte her zaman olduğu gibi Türk-Rus ilişkilerinin yakınlaşmasına neden olmuştu. Kaldı ki bu yakınlaşma tek taraflı değil. Amborgo süreci ve Obama yönetiminin Rusya'yı sıkıştırmak üzere kurulu bütün argümanları kullanması Rusya'nın Türkiye'ye yakınlaşması neden olmuştur. Durumu realist şekilde okursak bunun en doğal sonucu olarak iki ülkenin yakınlaşması olacaktır. Diğer bir ayı yakınlaşma zorunlu kılan durum ise Suriye'dir. 2015'de Esad'ın resmen Rusya savaş gücünü davet etmesi ile başlayan süreç iki ülkenin istihbarat, siyasi ve askeri iletişimin üst düzeyde olmasını zorunlu kılmıştır. Türkiye'nin Esad'sız yönetim  üzerinde ısrarını kıran Rusya, Suriye'nin kuzeyinde Fırat kalkanına engel olmamıştır. 10 Mart Putin ve Erdoğan görüşmesini bu perpektiften değerlendirecek olursak masadaki en önemli konulardan biri Fırat Kalkanının geleceği olmuştur. ABD'nin yeni patorunu Trump'ın hala ortaya koyduğu bir strateji olmadığından dolayı Fırak Kalkanının geleceğinin  belirlenmesi hayal ürünü olur. Eğer Rakka veya Mümbiç'te Türkiye olmak istiyorsa iki ülke ile birlikte anlaşmak zorunda. Aksi taktirde ciddi zararla çıkması muhtemel bir gerçektir. Suriye konusunda işbirliğinin devamı üzerine kurulu ortak akıl bazı noktalarda ayrışıyor. Buna rağmen beraber çalışmaya devam ediyorlar. Birinci ayrışma konusu Fırat Kalkanı ikicisi ise PYD. Rusya,Türkiye'nin Batı ile arasının limoni olmasından dolayı daha rahat hareket edebiliyor. Burda bazı kartlar kullanarak Türkiye'nin hamle sayısını eksiltiyor. Bu yüzden Türkiye'nin bölgeye gerçekçi hedefler belirleyerek ilerlemesi gerekmektedir. Rusya'nın PYD bakış açısı ilerisi için kendi bölgesinde buna benzer çıkabilecek örgütlere soğuk bakmayan Türkiye'yi doğuracaktır. Rus analistler ve politika yapıcılar bunu iyi hesaplayabiliyorlar mı? Bilmem. Rusya'nın Ortadoğu'da yapmak istedikleri üzerine iyi çalışılmalı. Eğer Ortadoğu'da yapmak istedikleri Türkiye'nin müdehalesi ile zarar görecek, değişecek veya iptal olacak duruma sokulursa Türk-Rus diplomasi trafiği daha farklı olacaktır.

Görüşme sonrası imzalanan mütabakatlar beklentinin üzerine çıkmamıştır. Gıda sekötöründe yaptırımlar azda olsa kalktı fakat domatese  ve diğer 10'a yakın sebzeye uygulanan yaptırım kalkmadı. Türk vatandaşlarına uygulanan çalışma vizesi kalkacak fakat, turistlik vize ise henüz daha kaldırılmayacak.  İşbirliği için yeni yerler ve alanlar belirlemek yerine mevcut durumdaki yerler üzerinden anlaşıldı.   2017-2020 Orta vadeli ticari-ekonomik, bilimsel-teknik ve kültürel işbirliğine dair hükümetlerarası anlaşma. Dışişleri bakanları arasında diplomatik personel yetiştirilmesi ve enformasyon belgelerinin değişimine dair anlaşma. Kültür ve turizm bakanlıkları arasında 2019 yılında Türk-Rus karşılıklı kültür ve turizm düzenlenmesine dair anlaşma. Rusya Başsavcılığı ile Türkiye Adalet Bakanlığı arasında işbirliği protokolü. Rusya Fikri Mülkiyet Servisi ile Türk Patent ve Marka Kurumu arasında mutabakat zaptı. Anadolu Ajansı ile TASS Haber Ajansı arasında işbirliği anlaşması. Rusya Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği (OPORA) ile KOSGEB arasında işbirliği anlaşması. Rusya Doğrudan Yatırımlar Fonu (RFPİ) ve Türkiye Varlık ve Yatırım Fonu arasında Türk-Rus ortak yatırım fonu kurulmasına dair anlaşma.



Son olarak

Türkiye'nin sınır güvenliği ve iç huzurunu bozabilecek tüm hameleleri realist perpektifle değerlendirme ve bunlara verilebilecek cevaplar üzerinde durulmalı. Aktörlerin posizyonları iyi okunmalı. Bu bakış açısıyla atılacak her bir adım uluslararası sistemde rahatlamaya neden olacaktır.
Türkiye sahada çalışma yapabileceği aktörleri çoğaltıkça hareket etme alanı bulacaktır. Bu yüzden kapılar sonuna kadar açık olmalı ve diplomasi üzerinden kazanmaya bakmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder