Avrupa Birliği'nin topyekün Türkiye karşıtı olan tavırları
Türkiye'de gerçekleşecek olan referandumla sınırlı olmadığı gibi en önemli
nedeni referandum da değildir. Referandum ile alakalı siyasilerin açıklamaları
sadece durumu lehine çevirmek şeklinde okuyabiliriz. Eğer Avrupa'daki ülkeler
bu toplantılara izin vermiş olsalardı ''evet'' oyunun Avrupa'da bu kadar
yükseleceğini düşünmek hayal perestlik olurdu. Bu cümlelerimden ''Avrupa ile
Erdoğan tiyatro çeviriyor'' anlamının çıkarılması zorlama bir çıkarım olur.
Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'nın basiretsiz, tahamülsüz adımlarını iç
siyasetinde iyi kullanıyor. Asıl konu yukarıda da dediğim gibi referandumla
sınırlı olmadığı gibi ana tema olarakta değerlendirmemekteyim. Diğer bir
yandan Hollanda'nın seçimleri yüzünden bu kadar zıtlaşacağını da
düşünmemekteyim. Zaten bu denli tepkiyi bir Avrupa ülkesi verecekti. Hollanda
Başbakanı Mark Rutte, seçimler yüzünden iç siyasetine malzeme yapmak için Avrupa'da ortaya konan ihaleye talip oldu. İki ülke dış siyaset argümanlarını
iç siyasetlerinde ustaca kullanıyor. Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte bunu
diplomasi, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi faktörleri ezerek yapıyor.
Daha öncede vurguladığım gibi Avrupa'nın bu tutumu doğrudan
Türkiye'nin Suriye dış politikası, Türkiye'nin Rusya dış politikası ile
yakından alakalıdır. Erdoğan ve Putin son bir yılda onlarca kez telefonda
görüştüler. Uçak krizinden sonra 10 Martta 4.kez yüz yüze görüştüler. Son
toplantıdaGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan
Fidan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat
Albayrak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kültür ve Turizm
Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da toplantıda hazır bulundu.
Özellikle bu katılımcı listesine bakıldığında Avrupa'nın nazileşmeye başlayan
tutumlarını anlamak daha mümkündür. Türkiye'ye karşı sertleşmenin nedenlerinden biri ''Doğu ile ilişkileri normalleşen
Türkiye, Nato'nun içinde gedik açıyor düşüncesidir''. Hatırlarsanız 15 Temuzdan sonra Erdoğan'nın ilk ziyaret yeri yine Rusya
olmuştu. Alman Bild gazetesi NATO üyesi olan Türkiye'nin yüzünü doğuya mı
çevireceği yönünde endişelerin olduğunu dile getirdi. Aynı haber Türkiye'nin
Suriye'de ki konumunu irdeleyerek devam etti. Buradan hareketle, Türkiye,
Rusya, İran istişarelerini Batısız yapıyor, hareket edebiliyor ve gücünü
koruyabiliyor üstüne üstelik farklı düşünseler bile ortak akıl yolunda
ilerliyorlar. Ankara Rus Başkonsolosu Karlov'un katledilmesi, uçak krizi
gibi durumlar Batı'nın Türkiye için biçtiği bir dış politika haritası olduğunu
gösteriyor. Avrupa'nın şu andaki tepkisi Türkiye için biçilen bu dış
politikanın başarısız olması ile bağlantılıdır. Avrupa Birliğine üye
ülkeleri ikili ilişkilerde kendisine ekonomik olarak bağlayan Almanya,
Türkiye'ye karşıtı tavırları desteklediğini görmemiz gerekir.
Son Olarak
Diplomasi sorunların barışçıl çerçevede çözülmesi için ortaya çıkan bir
kavramdır. Bu kavramı kaldırırsanız sorunları hangi yolla çözeceksiniz?
Hollanda bu diplomasiyi katletmiştir. Suç aletinide diğer kuyruğuna basmadığı
Avrupa devletlerinden aldığı ortaya çıkıyor.
Avrupa Birliği'nin topyekün Türkiye karşıtı olan tavırları
Türkiye'de gerçekleşecek olan referandumla sınırlı olmadığı gibi en önemli
nedeni referandum da değildir. Referandum ile alakalı siyasilerin açıklamaları
sadece durumu lehine çevirmek şeklinde okuyabiliriz. Eğer Avrupa'daki ülkeler
bu toplantılara izin vermiş olsalardı ''evet'' oyunun Avrupa'da bu kadar
yükseleceğini düşünmek hayal perestlik olurdu. Bu cümlelerimden ''Avrupa ile
Erdoğan tiyatro çeviriyor'' anlamının çıkarılması zorlama bir çıkarım olur.
Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'nın basiretsiz, tahamülsüz adımlarını iç
siyasetinde iyi kullanıyor. Asıl konu yukarıda da dediğim gibi referandumla
sınırlı olmadığı gibi ana tema olarakta değerlendirmemekteyim. Diğer bir
yandan Hollanda'nın seçimleri yüzünden bu kadar zıtlaşacağını da
düşünmemekteyim. Zaten bu denli tepkiyi bir Avrupa ülkesi verecekti. Hollanda
Başbakanı Mark Rutte, seçimler yüzünden iç siyasetine malzeme yapmak için Avrupa'da ortaya konan ihaleye talip oldu. İki ülke dış siyaset argümanlarını
iç siyasetlerinde ustaca kullanıyor. Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte bunu
diplomasi, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi faktörleri ezerek yapıyor.
Daha öncede vurguladığım gibi Avrupa'nın bu tutumu doğrudan
Türkiye'nin Suriye dış politikası, Türkiye'nin Rusya dış politikası ile
yakından alakalıdır. Erdoğan ve Putin son bir yılda onlarca kez telefonda
görüştüler. Uçak krizinden sonra 10 Martta 4.kez yüz yüze görüştüler. Son
toplantıdaGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan
Fidan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat
Albayrak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kültür ve Turizm
Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da toplantıda hazır bulundu.
Özellikle bu katılımcı listesine bakıldığında Avrupa'nın nazileşmeye başlayan
tutumlarını anlamak daha mümkündür. Türkiye'ye karşı sertleşmenin nedenlerinden biri ''Doğu ile ilişkileri normalleşen
Türkiye, Nato'nun içinde gedik açıyor düşüncesidir''. Hatırlarsanız 15 Temuzdan sonra Erdoğan'nın ilk ziyaret yeri yine Rusya
olmuştu. Alman Bild gazetesi NATO üyesi olan Türkiye'nin yüzünü doğuya mı
çevireceği yönünde endişelerin olduğunu dile getirdi. Aynı haber Türkiye'nin
Suriye'de ki konumunu irdeleyerek devam etti. Buradan hareketle, Türkiye,
Rusya, İran istişarelerini Batısız yapıyor, hareket edebiliyor ve gücünü
koruyabiliyor üstüne üstelik farklı düşünseler bile ortak akıl yolunda
ilerliyorlar. Ankara Rus Başkonsolosu Karlov'un katledilmesi, uçak krizi
gibi durumlar Batı'nın Türkiye için biçtiği bir dış politika haritası olduğunu
gösteriyor. Avrupa'nın şu andaki tepkisi Türkiye için biçilen bu dış
politikanın başarısız olması ile bağlantılıdır. Avrupa Birliğine üye
ülkeleri ikili ilişkilerde kendisine ekonomik olarak bağlayan Almanya,
Türkiye'ye karşıtı tavırları desteklediğini görmemiz gerekir.
Son Olarak
Diplomasi sorunların barışçıl çerçevede çözülmesi için ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kavramı kaldırırsanız sorunları hangi yolla çözeceksiniz? Hollanda bu diplomasiyi katletmiştir. Suç aletinide diğer kuyruğuna basmadığı Avrupa devletlerinden aldığı ortaya çıkıyor.
Diplomasi sorunların barışçıl çerçevede çözülmesi için ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kavramı kaldırırsanız sorunları hangi yolla çözeceksiniz? Hollanda bu diplomasiyi katletmiştir. Suç aletinide diğer kuyruğuna basmadığı Avrupa devletlerinden aldığı ortaya çıkıyor.