Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Mayıs 2016 Salı

Çok Bilinmeyenli Denklem Rusya





Rusya ile son 6 günde gelinen nokta olumlu sayılsada sonuca gidecek yolun hala muğlak olduğu son açıklamalardan belli oluyor. Putin'nin açıklamasıyla tansiyonun düştüğü günlerde Bakan Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın olumlu yönde demeç vermeleri krizden sonra en uzlaşmaya elverişli ortam sayılabilir. Türkiye krizin başlangıcından bu yana uslubunu uzlaşmacı çerçevede koruyor ve anlaşma sinyalleri veriyor. Buna binaen günler önce Rusya Devlet Başkanı Putin'nin ses tonu düşük, köşeli cümlelerden uzak konuşması Rus ve Türk halkını, turizmcileri, iş adamlarını, bürokrasiyi heyecanlandırmıştı. Fakat Rusya'dan gelen  dünkü açıklamalar ''işi yokuşa sürmek'' deyimiyle eş değer.  Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Dışişler Bakanı Çavuşoğlun'a verdiği cevap işin uzlaşma kısmından çok, krizi büyütmeden bekletme noktasına getiriyor. Krizin bekletilmesi Rusya'nın Suriye politikası ile paralel olarak mı ilerler? Bence evet. Suriye'de riskler gören Putin, ayağını yer etmeden bu krizi bekletme taraftarı olduğu ortada. Yani Türkiye sınır ihlali olmasına rağmen defalarca uyardıgı aideti belirsiz bir uçağın vurulmasından dolayı özür de dilese, tazminatta ödese krizin aynı gün çözülüp feraha kovuşması uzak bir ihtimal. Suriye konusu çözülmedikçe Rusya , Türkiye arasındaki ilişkiler bu eksende devam edeceği kesin. Mesela Rusya Devlet Başkanı Putin'nin Ortadoğu ve Afrika Temsilcisi, Dışişler Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov'a basın mensuplarının Türkiye'nin Suriye'ye müdahalede bulunması ile ilgili soruları yanıtlarken verdiği cevap söylediğimin  paralel ilerlemeye örnektir. Ne diyor Bakan Yardımcısı Mahail Bogdanov ''Hangi zeminde müdahale olacak?  Bu bir ülkenin egemenlik haklarına müdahale anlamına geliyor. Bir başka ülkeye askeri bir müdahele için BM Güvenlik Konseyinin yada meşru yönetimin talebinin olması gerekir.

Rusya'nın krizi bekletmesinin diğer bir nedenide Türkiye'nin Karadeniz konusundaki politikası. Rusya'nın Karadeniz'de yayılmacı politikasından rahatsız olan Ankara,  rahatsızlığını devletin en yüksek noktasından dile getirdi. Arkasından Rusya'da, Karadeniz asla Nato gölü olmayacak demecini verdi. Türkiye-Rusya krizini açmazda tutacak diğer bir konu daha.

Diğer yandan Rusya Dışişler Başkanı Sergey Lavrov "Abacı, kebeci, ara yerde sen neci?"  ekseninde ABD mevkidaşı John Kerry'den Türkiye-Suriye sınırının kapatılmasını talep etti.

Peşi peşine gelen açıklamalar arpacı kumrusu gibi düşünmeyi bertaraf eder şeklinde. Özür dile, tazminat öde sonra aramızdaki ilişkileri düzeltmeyi konuşalım. Tabi bunlara Ankara, günümüz şartlarında sıcak bakmıyor.







30 Mayıs 2016 Pazartesi

Rusya Devlet Başkanı Putin'e , Bakan Çavuşoğlu'ndan Cevap



  Dünkü yazımda Rusya Devlet Başkanı Putin'nin zeytin dalı uzattığını ve tansiyonun en düşük seviyelerde olduğunu yazmıştım. Geç olmadan Türkiye'ye yumuşak pasla bırakılan bu topa aynı yumuşaklıkla cevap verilmesi temennisinde bulunmuştum. Beklediğim cevap Bakan Çavuşoğlu tarafından aynı ustalıkla geldi.

   Dışişler Bakanı Çavuşoğlu şu değerlendirmeyi yaptı  ''Türkiye de ilişkileri düzeltmek istiyor. Putin diyor ki, adım bekliyoruz. Biz de diyoruz ki, bu adımları atabilmek için gelin ortak bir çalışma grubu oluşturalım. Onlar kendi aralarında konuşsunlar, fikir üretsinler, hangi adımları atmamız lazım. Şimdi biz İsrail'le görüşüyor muyuz? Diplomatlarımız, bürokratlarımız görüşüyorlar. niye? Geriye kalan şartlarla ilgili adımları nasıl atacağız bunu konuşuyoruz. Bizim Rusya'ya önerimiz  bu oldu. İster resmi , ister gayri resmi nasıl isterlerse hangi adımları atacağımızı değerlendiririz ve neticede  de ortak yolu buluruz. Bulunmayacak bir konu değil.

  Değerlendirmesindeki cümlelere az çok aşinayız ama öyle bir nokta var ki benim ilk kez duyduğum, gözlerimi açıp tekrar okuduğum. Cümle şöyle '' İster resmi, ister gayri resmi nasıl isterlerse hangi adımları atacağımızı değerlendiririz ve neticede  de ortak yolu buluruz. Bulunmayacak bir konu değil.'' Yani Çavuşoğlu hatamız varsa eğer her yoldan bunu çözmeye hazırız, eğer hatanız varsa yine her yol bunu çözmeye açık diyor. Bu cümle bu krizi çözmeye yeter mi ona Rusya karar verecek. Fakat aynı ustalıkla Rusya sahasına bırakılan bu estantanelik pas geç olmadan karşılık bulmalı. Zira tansiyonun en düşük noktasında Bakan Çavuşoğlu dersini çalışmış Türkiye'nin bu konuda üstüne düşecek her şeyi yerine getireceğinin işaret fişeğini bir kez daha yakmıştır.

 Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın Diyarbakır dönüşü gazetecilere yaptığı bir açıklamada '' İlişkilerin bozulmasını biz istemedik. Sayın Putin'den olumlu bir adım geldi de biz olumsuz bir yaklaşım mı sergiledik''  bulundu. Bu liderler arası bir olumlu hava yaratır mı ilerleyen günlerde göreceğiz fakat zannediyorum ki ılımlı bir diplomatik süreç bizi bekliyor.










29 Mayıs 2016 Pazar

Yunanistan'da Rusya Devlet Başkanı Putin'nin Türkiye Hakkında Söyledikleri

Yunanistan'da Rusya Devlet Başkanı Putin'nin  Türkiye Hakkında Söyledikleri


  Rusya Devlet Başkanı Putin'nin Atina ziyareti esnasında Türkiye hakkında söylediklerini önemsiyorum. Putin, Ankara ve Moskova'nın iletişimi sürdürdüğünü, Moskova'nın iletişimi geliştirmek istediğini ama ilk adımın Ankara'dan gelmesi  gerektiğini söyledi.  Türk halkıyla Rus halkının dostluk seviyesini önemsediğini söyleyen Devlet Başkanı Putin, somut adımlar beklediğini ekledi. (Somut adım:  Ankara'nın ilk adımı atması, özür dilemesi,  tazminat ödemesi olarak değerlendirilmeli.)

  Putin'nin cümleleri değişmemişti fakat ses tonu ve yaklaşım biçimi dikkat çekilmesi gereken bir nokta. Sakin ve yumuşak konuya girişi, zeytin dalı olarak adlandırılabilir. Koşeli sert çıkışının olmaması önemli bir hussus. Tabi ki tazminat ve özür isteklerinden vazgeçmiş değiller fakat zeytin dalının sonunda ne olacağı nereye varılacağıda ancak Ankara'nın buna geç olmadan cevap vermesiyle anlaşılabilir. İki ülke içindeki bürokrasi, siyasiler, konsoloslar, iş dünyası  yumuşak ses tonuyla ve sert çizgiler koymadan kriz çözülmeli diyor. Putin'nin, bu  çerçevede sakin  ses tonu, köşeli sert cümlelerden uzak durması daha yuvarlak cümleleri ile meseleye yaklaşımı bir ilk!  Krizin başladığı günden bu yana tansiyonun en düşük olduğu noktadayız. Değerlendirilmeli midir?  Geç olmadan evet. İki ülkede sağduyunun ön plana çıkması krizin çözülmesini pratikleştiren bir argüman olacaktır. 3. Gözlem masası kurularak krize neden olan uçak düşürme olayını araştırılabilirler. Nihayetinde günümüz teknolojisi o anları dakika dakika kaydetti. 3. masada Almanya, Mısır, Suriye, Amerika, Çin,  99999 ülke olsun farketmez. Türkiye ve Rusya ise bütün dökümanlarını ortaya koysunlar. Kamoyunu böylelikle ayrıntılı şekilde aydınlatmış olurlar.  Masa'da Türkiye'nin haksızlığı ortada ise tazminat ödersin,  özür dilesin.  Eğer ihale Rusya'ya kalırsa Rusya özür dilesin. Yada 'nalda da var mıhtada var' demeli,  iki tarafın el ele verip krizi şartlar koşmadan nihayete kavuşturmalı. İki ülke arasındaki bu kriz, ekonomilerinede  darbe indirdiği kesin. Rusya'nın Avrupa'dan yediği ekonomik ambargoyu Türkiye üzerinden geliştirdiği enerji politikası ile yenmeye çalışması gayet mantıklıydı. Fakat kriz bu stratejik adımı geçiktiriyor. Aynı durumu Türkiye üzerinden okursak Avrapa'ya Rusya kartını istediği gibi oynayan Türkiye krizden sonra kartını kaybetmiş durumdadır.

Ah şu Yunanistan turizmi!


  Rusya Devlet Başkanı ayrıca Rus turistlerin Yunanistana yönelmesi için vize sorunu dile getirdi. Bunuda hal ettikten sonra Rus turistler Yunanistana gidecekmiş miş miş miş.
Yunanistanın pahalılığını Rus turist kaldıramayacağı ortada. Yunanistanın turizmde hizmeti herkes tarafınca biliniyor. Türkiye'nin onda belki 3 olur ama 4'ü olamaz. Hem çok para ödeyecek hem hizmetten birşey anlamayacak olan Rus turisti bu sene olmazsa seneye Antalya'nın, İstanbul'un hayallerini kuracaktır. Şuanda bile bu hayalleri kuran binlerce Rus oldugunu tahmin ediyor hatta sosyal medyalarında olan paylaşımlardan takip edebiliyorum.

Son olarak

  Ülkeler arasında krizler çıkabilir. Mesele bunu nasıl çözeceğinizdir. Sağduyu, sakinlik,çözüme ulaşma isteği, şeffaf olma....