Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Ocak 2020 Perşembe

Турецко-российские отношения

Мои ожидания в турецко-российских отношениях в 2020 году.

В 2015 году отношения между Россией и Турцией, которые стабильно развивались в разных сферах на протяжении многих лет, столкнулись с серьезным кризисом. Его причиной стал инцидент с бомбардировщиком Су-24 ВКС РФ, который был сбит истребителем ВВС Турции 24 ноября 2015 года. В 2016 году плохие отношения снова начали улучшаться. Сегодня говорят о стратегическом партнерстве. Думаю, рано говорить о стратегическом партнерстве двух стран. Но курс отношений идет в этом направлении.  Стоит отметить, что турецко-российские отношения со вчерашнего дня развивались очень быстро.

Я написал о рисках и преимуществах двусторонних отношений в 2020 году.

Мои ожидания в турецко-российских отношениях в 2020 году.
  • Сотрудничество и кризис в военных соглашениях.
  • Увеличение зависимости от РФ в энергетических соглашениях
  • Сотрудничество на Ближнем Востоке, замораживание или краткосрочное урегулирование кризисов в переговорах Эрдогана и Путина
  • Ожидаю, что увеличится интерес  Турции к Кавказу и интерес России к курдам, живущим в Турции.
  • Проблемы Турции с экспортом фруктов и овощей в Россию сохранятся.                            
  • Турция больше будет интересоваться  украинско-российским кризисом. 
  • Думаю, Эрдоган и Путин встретятся как минимум 5 раз 
  • Турция потребует скидки на российский газ
  • Россия диверсифицирует свою энергетическую политику за пределами Турции, но Турция не сможет диверсифицировать свою энергетическую политику
  • S-400, S-500 и  запрос на совместное производство останется в повестке дня
  • Россия и Сирия решат проблему Идлиба, несмотря на увеличение военных и иммиграционных проблем Турции
  • Россия останется козырем, который Турция будет использовать в отношениях с Западом для увеличения своих возможностей маневра                                                                                                                                                                                                  


17 Eylül 2019 Salı

16 Eylül Üçlü Zirve - Şirin Baba & Gargamel - Nasıl Olur


Herkesin bildiği üzere  Pazartesi günü Astana Zirvesi çerçevesinde üç ülkenin liderleri Ankara'da görüştüler. Görüşme başlıkları elbette önceden bildindiği gibi İdlib, Anayasa komisyonu, Suriye'deki terör örgütlerinin son durumu, göç ve insani yardım gibi konulardı. Az çok sonuçlar tahmin ediliyordu. Yazımı çok uzun tutmadan dün ve bugün gördüğüm bazı önemli yerlere değinmek istiyorum. 


Şirin Baba- Gargamel

Bugün Türk medyasını incelediğimde prensiplerim açısından itirazımı not düşmem gerekiyor. İlk olarak durumu okuyamayanların köşesinde insanları bilerek Rusya'yı Şirin Baba ABD'yi  Gargamel olarak göstermeleridir. Suudi Arabistan'da petrol rafinelerine olan saldırıdan nasıl ülkemi karlı çıkarırım diye Rus politika yapıcılar, Rus analizciler düşünürken bizim düşünce kuruluşlarımız, analizcilerimiz hala Putin'in Kuran-ı Kerim'den alıntısını böbürlenerek sunuyor veya üçlü zirvede tam mütabakat diye manşetler atılıyor. Mutlaka bir işbirliği var. Prüzlü, kritik yer yer sorunlu, yer yer başarılı bir süreç işliyor ama bu süreçin süslere ihtiyacı yok. Türkiye olarak ne zaman Şirin Baba-Gargamel oyununu, süslemeleri bırakacağız?  


Toprak Bütünlüğü

Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda aynı düşünen masada iki ülke bulunmakta. Türkiye ve İran. 
Özellikle Golan tepelerinin üzerinde duran bir Rusya duydunuz mu? Rusya, Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda karşısına alabileceği ülkelerin müdehalesinde sesini gür çıkarmaktan çekinmeyen bir ülke. İsrail'i karşısına almak istemeyen Rusya, Golan tepelerini sessizce uzaktan izlerken Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD yapılanmasınada çok ses çıkarmıyor. Fırat'ın Doğusu'nun Esad'ın kontrolünde olması Rusya için yeterli. 

İdlib

Konu İdlip olunca İran ve Rusya'nın tutumu artık son derece sertleşmiş durumda. Soçi mutabakatından sonra bölgenin teröristlerinden temizlenmesi gerekirken daha çok arttığını, buna göz yumulmayacağını ve rejimin askeri operasyonlarını destekleyeceğini iki ülkede söyledi. Sanırım günümüz konjokötüründe Rusya Gargamel İran Azman olsaydı  'İnsani Dram' şeklinde medyamız ve analizcilerimiz haberleri manşetten verir, sabaha kadar konuşurlardı.  İdlib mütabakatı gereği bölge temizlenmiş olsaydı şimdi Türkiye'nin eli daha güçlü olacaktı. 

Anayasa Komisyonu

Uzun süredir üzerinde tartışılan ve anlaşılamayan kişiler yüzünden süreç uzadıkça uzadı. Bölgede yaşayan her kesmin seesini duyurmak adına liste düzenlenmiştir. Tabii ki 100 bin nüfusu olan ile milyon nüfusunun temsiliyet hakkı vardır. Fakat azınlığın çoğunluğa hüküm etmeyeceği bir sonuç çıkmalı. Listenin uzun zaman alması sonucunda yakın olmayacağı anlamına gelir mi? Bence gelir. 

Göç&Mülteci

Basın açıklamalarında önemli bir nokta var ki çok üzerinde durulmadı. Ruhani mülteci konusunda ''onların savaş çıkmadan önceki evlerine dönüş yapması gerektiğini'' vurguladı. Vurgularken el hareketleri, mimikleri, cümleleri Türkiye'nin ''mültecileri güvenli bölgeye taşıyalım orda ekip biçsinler'' planının tam karşısında duruyordu. 
İkinci bir nokta kendi ülkesinde yıllardır mülteci sorununa parmak basan Humeyni, Türkiye'deki durumun daha şiddetlisini İran'da gördüklerini vurgular gibiydi. 
Bu iki önemli noktayı söyledikten sonra ''siyasi hesaplarla mültecilerin geri dönüşünü geçiktirmek bölge ülkelerinin yararına değildir'' cümlesi apaçık Türkiye içindi.


Son olarak; 'Gargamel ve Şirin Baba' oyununu köşeye bırakarak 'Denge Oyununa' dönsek, Suriye'nin PYD&PKK'nın oluşturduğu SDG'yi  terör örgütü olarak tanımladığı şu kritik haftada aracılarla veya alt düzeyde değilde üst düzey görüşmelere başlasak, İdlib'te insani krizin önlenmesi için çalışırken terör örgütlerini temizlemek adına operasyonlara katılsak, anayasa komisyonunun çalışmalarını detayları ile inceleyip masada kaybetmesek, cesur olsak ama girerim,düzeltirim, temizlerim diye yukarıdan konuşmasak nasıl olurdu?








25 Ocak 2019 Cuma

Yeni Yılın İlk Buluşması




Karar,



Geçtiğimiz son üç yıl içinde nadiren yazdığım değerlendirme yazılarımı aylık olarak yazmaya karar vermiştim. 1 Ocak itibari ile gündem takibi ve çalıştığım bölge (Rusya) ile alakalı değerlendirme yazıları yazacağımı kendime görev bildim. Bu değerlendirme yazılarının amaçlarından biri okuyucu ile sürekli bir bağ kurmak ve fikir alışverişi yapmak. Diğeri de yıllar sonrası araştırmalarımda toplu kaynak bulabilmek. İlk yazı olması hasebi ile Rusya'nın iç durumlarını kısıtlı tutacağımı sizlere bildirmem gerekiyor.



Gündem oldukça yoğun

x
                                       




Bu değerlendirmede birkaç tane Rusya iç durumuna dair bilgiler vereceğim. Bu bölümü kısa tutup akabininde  dış politikasına dair değerlendirmemi yapacağım.  Dış politikasına dair iki ana görüşmeyi ve  Venezuela'da gerçekleşen gayri ahlaki ve gayri resmi durum karşısında Rusya'nın pozisyonunu ele alacağım. 







İçeri,



Rusya'da yaşayanlar alt yapıların çoğunlukla eski olduğunu bilirler.  Kanalizasyon, su teshihatları, gaz teshihatları gibi temel altyapıların yenilenmesi gerektiği son zamanlarda halk arasında yüksek sesle konuşulmaya başladı. Bunun başlıca sebepleri ard arda yanan büyük alışveriş merkezleri, doğal gaz patlamaları, suların temizlik oranı  vs. En son 2018 yılının son gününde Manitogorks şehrinde bir binanın patlaması oldu. Sonuç olarak 39 kişi öldü.  Vladimir Putin bölgeye gitti yaralılarla ilgilendi. Destek mesajı verdi.(1)





2018 yılının ekonomik verilerinin açıklanması bu ayın önemli haberi diyebiliriz.  Kış aylarının gelmesi ile birlikte meyve ve sebzelerin  pahalanması marketlere yansıdı. Bunun dışında düşük emekli maaşlarından dolayı huzursuzluk devam etmekte. ABD'den ve Avrupa'dan gelen yaptırımların içerde git gide daha çok hissediliyor olması diğer önemli bir konu.




Dışarı,



Yukarıda belirttiğim üzere 24 Ocağa kadar Vladimir Putin iki önemli konuğunu Moskova'da ağırladı. Bunlardan ilk Japonya'nın Başbakan'ın Şhinzo Abe'ydi. Tabii olarak konu Kuril adaları. Rusya ile Japonya, tartışmalı Kuril Adaları nedeniyle İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bir türlü yapılamayan barış anlaşması için iki liderin görüşmesi 22 Ocak'ta gerçekleşti.  Kuril adalarına girmeden iki ülke arasındaki ticaret ilişkisine kısa değinmekte yarar var. Rusya'nın ihracat listesinde Japonya on birinci sıradayken ithalat sırasında yedinci sırada. Rusya ve Japonya  arasında ticaret hacmi yaklaşık 22 milyar dolar hacminde. Rusya 13,3 milyar dolar ihracat yaparken 9.34 milyar dolar ithalat yapıyor. Son yıllarda ikili ekomomik ilişkiler sürekli artıyor. (2)







Kuril adaları,

İkinci Dünya Savaş'ından sonra 4 adanın Rusya tarafında kalması barış anlaşmasının imzalanmamasına neden olmuştu.            Dönemin Japon yöneticileri 4 adanın iadesi üzerine geliştirdikleri politikasında başarılı olmayınca barış anlaşması rafa kaldırıldı. Bu bağlamda yıllardır dondurulmuş önemli bir sorunu raftan iki lider indirdi. Konuşmak, sessiz kalıp  birbirini eleştirmekten daha iyidir   ''Но лучше разговаривать, чем молчать и заочно критиковать друг друга'' mantığı ile görüşmelere başlanması olumlu. İki liderin görüşmesinden şaşırtıcı bir sonuç çıkmadı. İkili görüşmelerin devam etmesi gerektiğini, konuşarak çok zor olan bu sürecin atlatılabileceği vurgulanan sözlerin arasındaydı. Rus medyası Japonya'nın çok fazla şey istediğini yazıyor ve ekliyor Rusya bazı imtiyazlar vermeye hazır.  Bir haber sitesinde üzerinde anlaşılamayan 4 adanın ikisinin Japonya'ya verilemesi ikisinin Rusya'da kalmasını Rusya tarafından uygun bulunduğu yazılmış.(3)


ABD tarafından yaptırımlara maruz kalması, Ukrayna krizi, Suriye, Ortadoğu gibi önemli sorunları olan Rusya'nın tam bu dönemde başka bir ciddi problemi krize çevirmeden barışçıl bir çizgi dahilinde çözmeye çalıştığı ilk alınan mesaj. 6 ayda Abe ile 4 kez görüşmesi sorunun ''ne şiş yansın ne kebap''  mantığında ilerlediğini yapılan açıklamardan anlıyoruz.


Başarılı çözümün getirileri;


  • Japoya ile gelecekte sukünet
  • Donmuş sorunları çözen bir Rusya profili
  • Diğer ülkelere 'Abi' ülke modeli
  • Ortadoğu'ya yeni bir bakış



İkinci buluşma ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile  Moskova'da 23 Ocak'ta gerçekleştirildi. ABD'nin 'Güvenli Bölge' teklifi, İdlip, Membiç gibi konular konuşuldu. Bu görüşmeye dayalı olarak şunu söylemek gerekir.




Güvenli Bölge,

ABD'nin kendisi, güvenli bölgeden  ne anladığı belli değil. Dolayısı ile bunu dışarıya aktarmakta sıkıntı çekiyorlar. Çekildikten sonra yerleşmelerin nasıl olacağı, kimlerin yerleşeceği, hangi aktörün rolü ne ağırlıkta olacağı en önemli sorulardan. ABD, Suriye rejiminin bölgede olmasını istemiyor. Bunun ilk nedeni Suriye rejiminin Rusya ile birlikte olması. Diğer önemli nedeni güvenli bölgede rejimin olması aynı zamanda  İran'ın da olması demek. ABD'nin  İran'a karşı uyguladığı ekonomik ambargo ve yaptırımlar esnasında böyle bir gol yemek şu anda en son istedikleri şey. Tabii olarak İsrail'in bölgeye bakışında ise rejimin olmaması bölgede her renge boyanan YPG-PYD'nin olması son derece önemli. İran'ın bölgede etkinliğini artırması bölgede sorunların kısıtlı çözüm yolu sunmaktadır. Türkiye eli ile güvenli bölge kurulması ABD'nin en iyi seçeneklerinden birisi. Türkiye'nin olduğu bölgede en azından İran'ın etkisi kırılgan kalacaktır. En önemli sorusu PKK-YPG'nin bölgedeki durumunun ne olacağı. Türkiye bu konuda sınırlarını ve güvenliğini tehdit etmeyecek bir formül bulursa bölgede Türkiye eli ile güvenli bölge kurulabilir. Karmaşık gözüken bir çok dinamiğin olduğu bölgede bu sorun üzerinde çözüm üretmek zor. ABD askerlerinin son zamanlarda ateş altında olması manidar ve sonucu olacak bir girişimdir. Sonucu bölgeden ayrılacaksa müteffiklerini bölgede tutmak. İkinci olarak olabildiğince geç çıkmak.

YPG-PYD,

YPG-PKK   bazı kanallar aracılığı ile bu ay içinde rejim taraftarı olma konusunda hazır olduklarını anlatan bir kaç toplantı yaptı. Rusya, bölgede bulunan YPG ile görüşmeleri merkezi yönetimin istikrarına zarar verilmeyecek formatta görüşmeleri ilerlettiğini düşünüyorum. ABD kadar yakın, Türkiye kadar uzak  durmayan bir Rusya var. Son görüşmede Putin'in tüm aktörle konuşmak gerekiyor sözlerine Türkiye'den bir tepki gelmedi. Bölgede kalıcı barışın gerçekleştilmesi isteniyorsa tüm aktörlerin düşünceleri alınmalı.

İdlip,

İki liderin görüşmesinden sonra gerçekleştirilen basın toplantısında Vladimir Putin'in 'İdlip'te neler olduğunu görüyoruz' cümlesi sabırlarının büyük bir bölümünü harcadıklarını gösteriyor. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde İdlip konusunda daha kararlı radikal kararlar alması mümkün.

Adana Mutabakatı'nın Putin tarafından hatırlatılması ve Suriye ile Türkiye arasında sorunları çözen önemli bir altyapı olduğunu dile getirmesi duruma realist bir bakış açısı getirmiştir. Bu mutabakat Suriye'nin kendi topraklarında Türkiye'ye karşı herhangi bir terör organizasyonuna izin vermeyeceğini, terörle mücadele edeceğini şayet başaramazsa Türkiye'nin bölgeye müdehalesini kabullendiğini içeren iyi bir anlaşmadır. Bu mutabakat şu anda Türk askerinin  Suriye'de olmasının hukuki alt yapısı olarakta algılanabilir.

Venezuela


Ülkede gerçekleşen gayri ahlaki ve resmi olmayan durum karşısında Rusya'nın tavrı net. Türkiye ve Rusya bu konuda aynı tarafta yer almaktadır. Dün akşam saatlerinde Vladimir Putin telefon ile arayarak desteklerini Maduro'ya iletti. Rusya Başbakan'ı Medvedev ise seçimle gelmiş birini gayri resmi yöntemlerle indirmenin kimsenin hakkı olmadığını iletti. Rusya Dışişleri Bakanlığı Latin Amerika bölümü Direktörü Alexander Chestinin, RIA Novosti'ye yaptığı açıklamada  Moskova'nın muhalefet ve hükümet arasında arabuluculuk yapabileceğini iletti.  Maduro geçtiğimiz ay Rusya'daydı. İki liderin iş birliği her alanda gelişmesi gerektiğini yinelendi. 



Sonuç olarak
Suriye'de denklemler olabildiğince çok. Farklı aktörlerin çıkarları, grupların istekleri, ülkelerin emelleri... Tüm bunlara rağmen iki liderin bu zamana kadar başarılı diplomasi yürütüğünü söylemek mümkün. Türkiye'nin sahada kazanımlarını masada kaybetmemek için son derece dikkatli olması gerektiğini biliyoruz. Çözüme yaklaştıkça bu kazanımların elde tutulması daha zorlaşacaktır.  Şubat ayında Türkiye-Rusya-İran görüşmesi Moskova'da gerçekleşecek. O zamana kadar İdlip'te ilerlemenin olması Türkiye'nin elini rahatlatacaktır. ABD'nin çekiliyoruz söylemi zamana göre daha iyi anlaşılacaktır. Suriye yönetimi ile dolaylı kanallar üzerinden iletişimde olan Türkiye Fıratın doğusuna giriş kartı arıyacaktır. Bölgede merkeze bağlı özerk Kürt bölgesi henüz uzak bir ihtimal. 






Kaynak:

Magnitogors, patlama bknz; http://zavtra.ru/events/magnitogorsk_31_12_2018
Rusya ve Japonya ihracat&ithalat göstergeleri bknz;http://ru-stat.com/
4 Ada; https://www.bbc.com/russian/av/features-46954117

31 Aralık 2018 Pazartesi

Türk-Rus İlişkilerine Genel Bakış (2018 Yılı)

Rus-Türk ilişkilerinde en kritik yıllardan birini geride bırakıyoruz. 2018 yılı uçak krizinden sonra ikili ilişkilerin birçok testen geçtiği bir yıl oldu. 2017 yılında yaşanan olumlu hava 2018 yılında güçlenerek devam etti. Bu yıl Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin'in kişisel olarakta verdiği katkılarla  ciddi bir kriz yaşanmamıştır. İki lider aralarında kurduğu iletişim kanallarıyla sürekli irtibatta kalmışlardır. Bu durumun her ne kadar pozitif yansımalarını görsekte alta oluşturulan mekanizmaların işleyişinin pratik olmadığını söylemek zorundayız.  Suriye, Karadeniz, Ukrayna, Kırım, S-400,  enerji ekonomik, kültürel, Astana ve Cenevre süreçleri gibi ilişkileri belli dinamiklerde tutan faktörler var. 


Suriye Bağlamında Rus-Türk İlişkilerin Genel Bakış


Rusya ve Türkiye bölgede iç savaşın başlangıç tarihinden beri farklı grupları desteklemişlerdir. Buna rağmen iki ülke sık sık görüşerek ciddi bir kriz yaşamayı önlemişlerdir. İki ülkenin yetkilileri Suriye'de ciddi bir provokasyon ihtimalini göz önünde bulundurmuşlardır. Bu ihtimal ikili ilişkileri hep tetikte tutmuş ve safları sıklaştırmışlardır. İdlip ikili ilişkileri test etmiştir. Türk-Rus ilişkilerinin İdlip üzerinden çıkmaza girmeseni isteyenlerinde hesapları Soçi'de varılan anlaşma gereği boşa çıkarılmıştır. 

Bölgeyi genel bir analiz çerçevesinde sunarken atmalamamız gereken diğer bir faktör  YPG-Moskova ilişkileridir.  YPG'nin Rusya'ya göz kırpması fakat ABD yanlısı tavrı, Türkiye'nin Suriye'de Rusya için 'çıkarlara daha uygun partner' görüntüsü bu ilişkilerin krize dönüşmesini engelledi. YPG Ruslarla olan irtibatnı hiçbir zaman kesmemiştir. Rusların Suriye'deki Kürtleri sadece ABD'nin ellerine bırakmama kararlılığı ise şimdilik Türk-Rus ilişkilerinde ciddi bir krize dönüşmemektedir. 
Rusya'nın Suriye için Kuzey Irak gibi bir formül düşünmesi ve ABD ile bazı kanallar üzerinden bu konuyu görüşmesi bilinmektedir. Rus tarafı özellikle müteffiki Türkiye'yi kendinden uzaklaştırmayacak bir formül üzerinde çalışmayı şimdilik çok dillendirmemektedir.  Astana görüşmeleri çerçevesinde altı çizilen 'komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan gruplara karşı durma'  ibaresi Türkiye-Rusya-İran antant kalmışlardır. (1)

İkili ilişkilerin en kırılgan konusu Suriye. Suriye'de yazılacak olan Anayasa, seçimler, Suriye'nin toprak bütünlüğü, Suriye'de Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehtit etmeyen bir yapı oluşturulması 2019 yılının en önemli konularındandır. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 18. Doha Forumu kapsamında düzenlenen CNBC muhabiri Hadley Gamble moderatörlüğündeki yüksek düzeyli mülakat özel oturumunda soruları yanıtlarken "Eğer demokratik ve güvenilir bir seçim olursa o zaman herkesin bunu değerlendirmesi gerekebilir." demesi yeni dönemin ilk üst düzey kamuoyuna açık sıcak mesajı sayılabilir. (2) Son zamanlarda Esad devam ettiği takdirde  yaşananlardan dolayı YPG veya türevleri örgütlerle Türkiye'den intikam almayacağının garantisi üzerine soruların sorulması gayet doğal. Yeni dönemde bu garanti hangi şartlarla sağlanacak merak edilen konuların arasında.''



Ukrayna Bağlamında Rus-Türk İlişkilerin Genel Bakış

Kırım'ın Rusya'da kalmasına yasal bir dayanak görmeyen Türkiye bu durumu ilk baştan beri ihlak olarak nitelendirmiştir. Bunu Suriye'de artan ilişkilerle bağlantılı olarak son zamanlarda seslendirmemesi duruşunu değiştirdiği anlamına gelmez. Rusya bu durumu kendi gündemlerinde sürekli tutarak 'Türkiye müteffik midir?' sorusuna cevap vermeye çalışıyorlar.  Kerç boğazında yaşanan Ukrayna-Rusya krizi ise  dolaylı olarak Türkiye'yi de ilgilendirmektedir. Bu bağlamda Türkiye yaşanan krizde arabuluculuk teklifi sunmuştur. 
Türkiye'nin dolaylı olarak etkilendiği diğer bir konu ise Rus Ortodoks Kilisesi ile Ukrayna Ortоdoks Kilisesi'nin arasında yaşanan krizdir. Fener Rum Patrikhanesi'nin Ukrayna Ortоdoks Kilisesine verdiği otosefalidir. (3) 
Rus-Ukrayna ilişkilerinin gergin olmasına rağmen Türkiye her iki taraflada iyi ilişkiler kurmaya devam etmektedir.  Karadeniz'de Türkiye ve Rusya farklı düşünen iki komşu ülkedir. Şimdilik bu farklılıklar iki lider tarafından dondurulmuş durumdadır.
  

Sonuç olarak,

İki ülke Suriye'de yakaladığı senkronizasyonu ekonomi ve diğer alanlarda da yakalamak istiyor. Uçak krizinden sonra Rusya'nın uyguladığı yaptırımlardan en çok turizm sektörü yara almıştır. 2018 yılında bu durum değişmiştir. 5 milyondan fazla Rus turist dinlenmek için Türkiye'yi tercih etmiştir. Bir yandan Rus turistlerin Türkiye'ye gitmesinde sakınca görmeyen Moskova alternatif olarak Kırım'ın turizmini geliştirmek için ciddi yatırımlar yapıyor. Medya 'Нужно отдыхать у себя' (Kendi evinde dinlenmen gerekli) mantığı ile reklam yapmaktadır. Kendi ülken için çalış kendi ülkende dinlen mantığı Rus vatandaşlara yerleştiriliyor dersek yanılmış olmayız.
Ekonomi alanında iki ülke ticarette kendi para birimlerini kullanmak için gerekli çalışmaları başlatmıştır. Bu bağlamda  ABD'nin baskılarına rağmen alınan S-400'lerin  parası Ruble olarak ödenmiştir. Ekonomik olarak iki ülke konulan hedeflerden uzak olmasına rağmen Türkiye bu yıl 16 milyar dolar ithalat, 2.4milyar dolar ihracat yapmıştır. 
İki ülke arasında enerjide iş birliği hızla ilerlemektedir. Suriye'deki ortak çalışma bu alanıda tabi olarak etkilemektedir.  Türk akımı, Akkuyu gibi stratejik öneme sahip adımlar iki lider tarafından da korunmaktadır.  Enerji alanında Rusya'ya bağımlılığın artışını dengelemek için alternatifler üretilmesi gerekmektedir.
2019 yılı Türkiye-Rusya kültür yılı olarak ilan edilmişti.Bu bağlamda iki ülkenin medyasında ortak projeler yapılacak, turizm konsepti bu ilana göre ayarlanacaktır. İki ülkede bulunan temsilcilikler desteklenecek organizasyonlara katkı sağlanılacaktır.

Türkiye ve Rusya ilişkilerinde en önemli başlık Suriye. ABD askerlerinin çekilmesi kararı akabininde  Moskova bekle-gör stratejini devreye soktumuştur. Rusya meydasında Afganistan örneği  gündemdedir. Washinton'un aldığı bu karardan sonra Rusya'da egemen olan hava bölgenin büyük bir provakasyona hazırlandırıldığı  yönündedir. ABD askerlerinin çektiği yerlerde köşe kapmaca oyunu başlamıştır. Öncede belirlenen kordinatlara ABD'nin bölge mütefiki YPG yerleşmektedir. Aradan çekilerek hesaplanan büyük bir savaş olmasa bile Türkiye ile Rusya'nın bölgede sağlıklı çalışmasını engellemek belkide uçak krizindeki gibi durumu kitlemektir.
2018 yılı iki ülke için kritik geçmiştir. Türkiye'nin ikili ilişkilerin düzelmesi ve ileri gitmesi üzerine sarf ettiği çaba ortadır. Rus tarafınında bu bağlamda çaba sarfeder görmek ilişkileri daha sağlam zeminde büyütecektir. 

2019 yılına girerek iki ülkenin masasında Suriye vardır. Bölgede değişen dinamikler Türkiye'yi her acıdan etkileyecektir. 2019umut dolu ama zor geçecektir.



















Kaynak:


(1) İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları Tarafından Yapılan Ortak Açıklama, Tahran, 7 Eylül 2018, http://www.mfa.gov.tr/iran-rusya-turkiye-ortak-aciklamasi.tr.mfa [31.12.2018]
(2)http://www.haberayyildiz.com/gundem/disisleri-bakani-mevlut-cavusoglu-esad-ile-calismayi-dusunebiliriz-27736h.html [31.12.2018]
(3) Автокефалия- Otosefal. Anlam: В переводе с греческого автокефалия обозначает «самоуправление». Этот термин применяется к поместной церкви, которая является административно независимой от других поместных церквей, однако при этом едина с ними в литургии. Такое понятие существует только в Православной Церкви.
Tercüme «öz-yönetim " anlamına gelir. Bu terim, diğer yerel kiliselerden idari olarak bağımsız olan yerel kilise için geçerlidir, ancak liturjide onlarla birleşir. Bu kavram sadece Ortodoks Kilisesi'nde bulunmaktadır.
https://www.5-tv.ru/news/222536/cto-takoe-avtokefalia-kratkij-likbez/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Otosefal


Ziyaretler:

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Finlandiya, Sırbistan ve Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçilerini kabulü, 8 Şubat 2018

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Astana’yı ziyareti, 15-16 Mart 2018
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Moskova’yı ziyareti, 12-14 Mart 2018
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya Federasyonu Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov ile görüşmesi, 26 Nisan 2018
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya Federasyonu’nu ziyareti, 23-25 Ağustos 2018
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Onuncu Büyükelçiler Konferansı kapsamında ülkemizi ziyareti, 13-14 Ağustos 2018
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suriye Konulu Türkiye-Rusya Federasyonu-Fransa-Almanya Dörtlü Zirvesi vesilesiyle Sayın Cumhurbaşkanımıza refakatle İstanbul’u ziyareti, 27 Ekim 2018
Sayın Bakanımızın Moskova’yı ziyareti, 29 Aralık 2018
İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanları Tarafından Yapılan Suriye Konulu Ortak Açıklama, 18 Aralık 2018, Cenevre
İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları Tarafından Yapılan Ortak Açıklama, Tahran, 7 Eylül 2018
İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları’nın Ortak Açıklaması, 4 Nisan 2018, Ankara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmelerde bulunmak üzere, 17 Eylül 2018 tarihinde Rusya’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi’ne katılmak üzere 7 Eylül 2018 tarihinde İran’a bir ziyaret gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılımlarıyla gerçekleşen “Suriye” konulu üçlü zirve toplantısı nedeniyle 22 Kasım 2017 tarihinde Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetlisi olarak 13 Kasım 2017 tarihinde Rusya’ya resmî bir ziyaret gerçekleştirdi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere 10 Mart 2017 tarihinde Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek ve Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) 6. toplantısına katılmak üzere 10 Mart 2017 tarihinde Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirdi.



16 Temmuz 2018 Pazartesi

Rus Dili ve Edebiyatı Bölümünü Seçenleri Bekleyen Hazin Son


Rus Dili ve Edebiyatı Bölümünü Seçenleri Bekleyen Hazin Son

Öncelikle bu yazıyı yazıp yazmamaktan ziyade nasıl yazmam gerektiğini çok düşündüm. Zira bir tarafta bu bölümü seçmiş yüzlerce ( ne gerek varsa) öğrenci diğer tarafta seçmek üzere olan yüzlerce  aday var. Parantez içinde “ne gerek varsa” sözümü ilerleyen kısımlarda elbet açıklayacağım ama önce şahsımında bu bölüme 2010 yılında girdiğini ve 2016 yılında bölümden mezun olduğunu belirtmek istiyorum. 2014’te bitirmem gereken bölümü iki sene kendi isteğimle devletten aldığım maaşın devamı için uzatmak zorunda kaldığımıda söylemem gerekiyor. Şu anda Rusya Kazan Federal Üniversitesi’nde Doktora öğrencisiyim. Masterımı yine Kazan Federal Üniversitesi’nde (Rusya) bitirdim. Aynı zamanda bölümümde resmi kadrolu asistanım. Bölümüm ise filoloji değil, uluslararası ilişkiler. 2010 yılında büyük umutlarla girdiğim Rus Dili ve Edebiyatı bölümünden hayal kırıklığı ile ayrıldığımı not düşmek herhalde yersiz olmaz.  Şahsımın iyi bir öğrenci olmadığını da belirtmemde yarar var. Çünkü bunu okuyan bölüm hocalarımın “ortalaman zaten 2,49 çokta iyi bir öğrenci değildin” eleştirisini göğüslemem gerekiyor. Yazının içeriği neden bu bölümü seçmemeliyiz. Yazıyı okuduktan sonra bu bölümü seçenlerin kendini sorgulayacağını, emeklerinin boşa gittiğini, umutsuzlaşacağını görür gibiyim. “Dost acı söyler” söylemini okurken hatırlamanızı tavsiye ederim.  Dili iyi öğrenerek iyi şeyler yapabileceğimizinde altını çizmek isterim. Çünkü bu dili iyi bilen insanlara ihtiyacı var bu toprakların. 

Önceleri;

Antalya’da yaşayan ailemin turizm ile alakası pek fazla. Üniversite seçim zamanında akrabalarım iyi bir otelin üst kademesindeydi. Bir dayım yine iyi bir otelin başka bir kademesinde çalışıyordu. Bu minvalde bizde bu bölümü seçelim dedik. Çevirmenlik, Rusça öğretmenliği, tercümanlık gibi farklı alanlarıda değerlendirebileceğimi düşündüm. 
Tercihler açıklandığında Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandığımı görünce rahatladım. Aylardır hazırlandığım üniversite sınavının sonucu nihayet açıklanmış ve amacım doğrultusunda bir sonuç çıkmıştı. Tartışmasız bir başarıydı. Tabi “bu bir başarı mıydı?” sorusunun cevabı daha sonraları değişti! Sanırım 40 kişi ile bu bölümü kazanmıştık. Beklentilerimiz çoktu. Bazılarını sıralamakta yarar var. Örneğin; Rusya’ya eğitim ve öğretim kapsamında gidebilmek. Kazandığım üniversitenin bölümünde iyi bir eğitim alabilmek gibi.    4 yıllık eğitim sürecinde Rusya ile bağlantılı bir program bölümümüz tarafından gerçekleşmedi. Bunun durumun mevcut bürokrasi sorunu olduğunu ve buna sistemin izin vermediğini düşündük. Hata etmişiz. İyi bir eğitim aldığımızı zaten düşünmüyorduk. Bazen sınıf 25 kişi bazen 30 kişi oluryordu. Bu sınıfta nasıl yeni bir dil öğrenilir size bırakıyorum. Dil öğretme metodları ise mezun olanların dil seviyelerine bakarak yetersiz diyebiliriz. Eğitim sürecinde bir bir gerçeklerle çarpışırken tehlikeli bir noktaya doğru gittiğimizin farkına vardık. Turizmde çalışmanın çözüm olmadığını ilk başta anladık. Çünkü Tur şirketleri Rusları getiriyor, Türkiye’de okuyan Rusçacıların iş kapısını kapatıyordu. Sistem bir kere böyle ilerliyor. Bunların maaşları ise günümüzde 500-600$’dır. Otellerin verdiği maaş dil bilsende bilmesende düşüktü. Zaten iki Rusça kelime söyleyeni Rusçacı diye alıyorlardı. Tercümanlık, çevirmenlik için ise iyi bir dile ihtiyacımız vardı. Oda bizde yoktu. Dış ticarete yöneldik. Fakat Türkiye-Rusya ticaret ilişkileri batıya oranlar çok düşüktü. Dış ticaretin Rusçacılar için çok az anlam ifade ettiğini 2013-2014 yıllarında bir yıl boyunca Deka isimli çelik kapı fabrikasının dış ticaret departmanında çalışırken anladım.  Bir bir kapılar, umutlar tükenirken elimizde kalanın sıfır olduğunu görmek çokta zor olmadı. 
Devlette ataması olmayan bir bölümün karşılığına Rusça’yı eklemeniz yanlış olmaz. Son on yılda kaç kişi atadılar? Şahsi düşüncem devlet ve özel sektör Rusçacıları sistemde barındırmıyor! Barındırmadığının farkına varmak istemiyor.  Mezun olanların büyğk çoğunluğu 4 yıl emek harcadığı bölümle ilgili bri iş yapamıyor.

Daha neler,

Bunca olumsuz duruma rağmen Rusça olmayan üniversitelerde Rusça bölümü açılmaya başlandı. Buda yetmezmiş gibi mevcut bölümler öğrenci alımlarını artırdı. Gece öğretimine bile başlandı. Utanmasalar gece 12’den sonra da devam edecekler. Eğitimi çok önemsediklerini zannetmiyorum. Çünkü son 10 yılda Türkiye’de okuyan Rus edebiyatçıların şu dönem itibari ile bir başarısı yok! Dilcilerin zaten yok! İtirazlar gelebilir. Bizim iki öğrencimiz şunu yaptı, bir öğrencimiz bunu yaptı diye. Bu yüzden tebrik, takdir görmeleri abes olur. Bir zahmet bir iki öğrenciniz birşey olsun. İnanılmaz bir yığılma bizi bekliyor. Hayalleri bizim gibi yıkılacak bir sürü öğrenci yığını. Dili öğrenmeden mezun olan öğrenciler olacak. Dili öğrenmeye fırsat vermeyen bölüm başkanları tabii ki var! Bilgisiz, çapsız, uyuşuk, yeni dünya düzeninin çooook arkalarında olan sadece cebini düşünen bir zümre var. Bu öğrenciler sizin yakanızda olacak. Çünkü durun demediniz! Aldıkça öğrenci aldınız. Öğretmen kapasiteniz aynı, öğrenci kapasiteniz astronomik şekilde arttı. Oturduğunuz koltuklardan kopmamak için ekip arkadaşlarınızın ayağını kaydırdınız. Daha basiretsiz, bildiklerini öğretemeyenleri kadrolara aldınız. İşte bunların hepsinin sonunda bir gün gelecek ve siz bizlerin karşısında aman dileyeceksiniz!

Son söz olarak 

Bu bölümü seçmişler için amaçlarınızı realistlik çerçevesinde kurun! Çok çalışın, ikinci yabancı dil mutlaka öğrenin. Rusya’ya mutlaka gidin, Ukrayna-Belerus gibi yerlere değil. Bu iki ülkeye 3 aylık kursa gidenler “körler sağırlar birbirini ağırlar” gibi yaşıyorlar. Dönüşlerinde ise çok bir kazanım elde edemiyorlar. 


Bölümü seçmeyi düşünenler içinde “seçmeyin”. 


Saygılarımla

3 Şubat 2018 Cumartesi

Avrupa ve Rusya Romantizmden Pragmatizme


Son zamanlarda okuduğum bir makaleyi size aktarma arzusundayım.

Makalenin yazarı Prof. Dr. İgor İvanov. Zat-ı ali 1998-2004 yılları arasında Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı'nda çalışmış. Günümüzde Rusya Uluslararası İlişkiler Konsey üyesi ve Moskova Devlet Diplomasisi Enstitüsü'nde akademisyen olarak çalışmaya devam etmektedir.

Makalenin konusu Avrupa ve Rusya ikili ilişkileri üzerine Ara bir parantez olarak belirtmek isterim. Şu sıralarda Batı ile Türkiye siyasi ilişkileri bu makaleyi okumamda etkili bir faktör. Makale kısa özet şeklinde size aktarılmış olacağım. Son olarakta  değerlendirmemi sunacağım.

Başlangıç olarak 200 yıl önce Alman filozof Hegel'in ''her şey gerçek makul, her şey gerçekten makul'' sözü ile başlamaktadır. Akabininde ünlü Alman filozof Goethe'nin '' Varlık kalıntı olmadan mantıklı ayrılmaz ''  diye devam etmektedir. Burdan yola çıkarak Avrupa ve Rusya'nın geçmiş ilişkilerini ele almıştır. Güvenlikli ve tek bir Avrupa kurulması yolunda Rusya'nın ciddi katkılarının olduğunu belirtmiştir. Bu anlamda Avrupa'nın ekonomik, güvenlik, kültürel, bilim, eğitim, sivil toplum alanlarında tek ve bölünmez bir Avrupa kurmaya inanan romantik insanların olduğunu vurguluyor. Bu inancın kısa bir süreliğine  başarılara yol açtığını belirtmiş. Irak'a karşı 2003 yılında ABD'nin askeri operasynonuna karşı BM Güvenlik konseyinde Fransa, Almanya ve Rusya'nın işbirliği yaptığını vurguluyor. 2003 yılının küresel anlamda önemli olduğunu vurgularken güçlerin tekrar dağıldığını belirtmiş. Tam bu esnada makalede olmayan bir düşünceyi belirtmek isterim. Rusya için Türkiye ile ilişkilerin ileri doğru atılmasının asıl nedenlerinden biride TBMM'den geçmeyen ''1 Mart teskeresi'' (2003) olarak bilinen tasarıdır. Makale son 10 yılın Avrupa ve Rusya arasındaki ticari ilişkilerini ele alarak devam etmektedir. Rusya'nın 90'lı yıllarda geçirdiği ekonomik krizi Avrupa ile ticari ilişkilerini yukarı seviyede tutarak atlattığını vurguluyor. Buna karşı olarak Avrupa'nın bölünmez güç olması yolunda Rusya tarafından verilen desteklerin hiçte azımsanacak derecede olmadığını belirtiyor. 2000'li yılların başında vizesiz rejmin tanıtımının kademeli formüle edildiği vurugulanıyor. Akabininde bunların hepsi ''Romantizm'' olarak belirtiliyor. İyi niyetli karşılıklı adımların belgeler ve anlaşmalarla sağlamlaştırılmadığını vuruguluyor. Senede 2 kez yapılan Rusya Avrupa Zirvelerinin ilk zamanda görkemli sisteme yararlı sonradan gereksiz ve yararsız olarak kaldığını belirtiyor. Bunların sebeplerinde ise iki yeri hedef gösteriyor. ABD ve NATO. 

Mevcut durumun kimseye faydasının olmadığını ve daha kötüleşeceğini Moskova ve Brüksel'in uyuşma konusunda daha çok zorluk çekeceğini bir an önce pragmaktik çizgi dahilinde ilerlenmesi gerektiğini okuyucularına iletiyor. İlişkilerin yeni gelişmelerde bu çizginin dışında olduğu sürece durumun kötüleşeceğini nesnel ve öznel nedenlerle belirtiyor. Bu nedenleri sıralarken Avrupa'nın içindeki ayrılıkçı yaklaşımı, reformlar, Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti (ve belki de Avusturya ve hatta İtalya) ilişkilerin açığa kavuşturulması ve tabii ki İngiltere'nin AB'den ayrılışı. Bunların yanı sıra mevcut örgütlerin sürece ayak uydurmayacağını ve yozlaşacağını ve böylelikle buralara reform yapmanın imkansızlaşacağını kamoyuna aktarıyor.

Yazının sonlarına doğru Rusya ve Avrupa birçok alanda beraber çalışmak zorunda olduğunu belirtiyor. Uluslararası terörizm, göç, küresel sorunlar, krizler karşısında AB ve Rusya'nın etkin iki enstruman olabileceğini okuyucularına aktarıyor. Rusya'nın AB için bir pazar, AB'nin Rusya için potansiyeli yüksek bir pazar olduğunu vurguluyor. Rusya'nın kendisine daha çok güvendiğini, eski Rusya'nın olmadığını, Uluslararası sorunlarda çözüm tarafında bulunan ana aktör haline geldiğini  belirtmedende geçmiyor. İkili ilişkilerin duraklama sürecini hızlı şekilde tamamlaması ve yeni belgelere dayanarak işbirliği yapması gerektiğini uzun uzun paragraflarında anlatıyor. Belgeler konusunda geçmişteki gibi pamuk ipliğine bağlı anlaşmaların yararsız olduğunu belirterek sağlam anlaşmaların gerekliliğini makalesinin birkaç yerinde geçiriyor.

Yazar son olarak bu olası işbirliğinden ABD'nin ve NATO'dan bazı ülkelerin rahatsız olacağını ve itirazların edileceğini söylüyor. Tarafların anlaşmalarının içeriğini doldurmak istiyorsa yeni ilişkiler romatizmden uzak gerçekcilik çizgisinde olmalıdır diye belirtiyor.  Uzun vadeli çıkarların göz önünde bulundurulmasını özellikle dile getiriyor. Son cümle olarak ''Hegel'in sözü doğrultusunda'' ilişkiler inşaa edilirse iki taraf daha üretken daha güçlü olacaktır. 

Değerlendirmem;

Rusya ve Avrupa Birliği'nin inişli çıkışlı ilişkileri mevcut. Birçok konuda farklı taraflarda olsalar bile dialog kapısını Rusya hiç kapatmıyor. Son noktaya kadar diplomasi ve kazan stratejisi. Bu kadar zıt taraflarda olup hala birçok alanda çalışabiliriz demek önemli. Ruslar son on yıl dış politikalarını pragmatik yaklaşımla kuruyorlar. Ülke çıkarı en üst düzeyde tutuluyor. Bunu tersten okursak Brüksel içinde geçerli. Rusya'nın çıkarları Brüksel için saldırgan ve anlaşılamaz. Buna örnek olarak Ukrayna, Kırım, Güney Osetya'yı örnek vermem yeterli olacaktır. Rusya son dönemde askeri anlamda aktif. Kartlarını genişletiyor. Tek kutuplu dünya sisteminin alternatifini oluşturmaya çalışıyor. Bu bağlamda AB ile ilişkilerinin şartlara ve döneme göre en üst düzeyde olmasına önem veriyor. Ortak mekanizmalar, pazarlar, içi net ve dolu anlaşmalar yaparak bu ilişkileri önümüzdeki süreçte kurmak niyetinde. Avrupa Birliği ise Rusya'nın askeri olarak son dönemlerde aktif olmasından ciddi rahatsızlık hissediyor. Bu güvensiz şartlarda işbirliğini belli çizgide tutmaktadır. Uluslararsı terörizm, bilim, insani, kültrel, göç alanlarında yan yana durarak aktifler. Fakat bunlar bazen duraksamaya bazen kopma noktasına geliyor. 

Yazar küresel sorunları gerçekçi bakış acısı ile sunarken çözümüde Brüksek-Moskova hattından geçtiğini belirtiyor. Moskova'nın kendi çıkarlarını korumak için attığı adımların saldırganlık olarak algılanıyor olmasına rağmen yazar işbirliğinin olabileceğine inanıyor. Bu inanışın pragmatikle uyuşmadığını  düşünüyorum. 

Son olarak  Rusya'nın veya AB'nın çatışan çıkarları makul bir işbirliği getirir mi göreceğiz.

18 Ocak 2018 Perşembe

Türkiye'de Rusça Eğitimi

        Giriş;

Bu çalışmada dil ve iletişim nedir kısaca açıklanmıştır. Verilen çizelge ile Türkiye’nin Rusça konusundaki durumu değerlendirilmiş ve tartışılmaya açılmıştır. Ülkemizde Rusça bilen lise öğretmenlerinin durumu kısaca vurgulanmış, üniversitelerde eğitimin daha iyi olabilmesi için  yapıcı fikirler sunulmuştur. Bu eleştiriler&fikirler sunulurken Rusça'nın nasıl bir dil olduğu da kısaca vurgulanmıştır.

         Dil, insanların, duygularını, düşüncelerini bildirmek için sözcükler ya da işaretler aracılığıyla yaptıkları anlaşma, öteki kişilerle iletişimi sağlayan ortam. İletişim ise en az iki kişiden oluşan bir etkileşimdir. 

        Bu temel kavramları açıkladıktan sonra aşağıda verdiğim çizelgeye göre Türkiye'de Rusça öğrenme, öğretebilme konularına değineceğim.


      Yukarıdaki çizelgeyi yabancı dil öğrenme değerlendirildiğinde temel eksik noktalarımız aslında ortaya kolayca çıkmaktadır. Bu çizelge Rusça üzerinden değerlendirildiğinde önemli bir eksiklik ortak yaşam alanıdır. Rusça'yı bir aile , arkadaş, sevgili olarak kabul edip onunla ortak yaşam kurmanız gerekmektedir. İlgi bekleyen nazlı bir sevgili olduğunu yazının başında vurgulamakta yarar var.

Rusça gramer yapısı, kuralları, alfabesi, okunuşu, ses yapısı  diğer dillere oranla daha zordur. İyi bir dil bilgisi ancak ciddi çalışmaların sonucunda ortaya çıkmaktadır. İstisnai durumları oldukça zengin bir dildir. Kiril olarak adrandırılan alfabesi dilin şahane yapısının adeta kağıda düşmüş harfler biçimidir.

Liselerde Rusça Öğretmenlerinin Durumu;

Bu bölümü olabildiğince kısa tutmakta yarar var. Zira durumu açıklamak için uzun paragraflara, bilimsel açıklamalara, anketlere gerek yok. Liselerde Rusça öğretmenlerinin durumunu daha netleştirmek adını birkaç cümle sarf etmek yeterli olacaktır. Sorun öğretmenleri atarken başlamaktadır. Yabancı dil öğretmenlerini sadece yazılı sistemle atamak dili sadece yazılı metin olarak değerlendirmek demektir. Oysa bu çok dar çerçevedir. Bu sistemle atanan Rusça öğretmenlerinin konuşma pratiği, yazma becerisi bilinmemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ellerine tutuşturduğu kitaplarla dersleri yarım yamalak geçiren öğretmenler ay sonunda hak etmedikleri paraları da afiyetle yemektedirler. Hayat kavgasında buldukları kayıklara binip yol almalarına söz etmemek gerek. Fakat kayığa bindikten sonra hiç mi insan kendisini geliştirmez. Aldığınız maaşlarla Rusya’da eğitim görmenizi kim engelliyor? Öğrencileriniz karşısında yeterli gözükmeniz sizi rahatlatıyor olabilir. Ama durumunuz dışardan çok kötü gözüküyor. İşini hakkıyla yapan öğretmenlerimizi tenzih ederek bu bölümü bitirmek isterim.

Üniversitelerde Rusça Eğitimi;

Üniversitelerin Rusça bölümleri daha disiplinli ve düzenli olduğunu vurgulamakta yarar var. Hem kadro yapıları hem sistemleri son zamanlarda yıpranmış olsada kendi söküğünü dikebilecek durumdadır. Yeterli midir? Tabii ki yeterli değildir. Zor bir dil klasik  medotlar  ile aktarılamayacağı ortadadır. Ne yazık ki hocalarımız bu klasik medotlara sım sıkı tutunmaktadır. Bu durum  araştırmacı, istekli öğrenciler üzerinde köreltici olmuştur. Bu özelliklerde öğrencilerin sayısıda olabildiğince az olduğunu söylemek lazım. Çoğunluğu yıllardır İngilizce öğrenemeyen gençlerden oluşan bir öğrenci topluluğuna Rusça gibi bir dil öğretmek kolay değil.


Rusya pahalı bir ülke değil;

Avrupa olmak üzere Rusya’da yabancı dil öğreten enstitülerin ciddi çalışmaları vardır. Burada enstitü müdürleri veya bölüm başkanlarının bireysel çalışmaları mevcuttur. Örneğin St. Petersburg şehrinde Türkçe öğrenen birçok öğrenci bulmanız mümkündür. Bu öğrencilerin yarısı ikili anlaşmalarla Ankara Üniversitesi’nde iki aylık ücretsiz dersler aldığını biliyor muydunuz? Bu aynı zamanda okuduğum Kazan Federal Üniversitesi içinde geçerlidir. İkili anlaşma yapmak için hocalar günlerce Türkiye'ye geziler yapıyor, rektörlerle görüşüyor ve anlaşmalarla geliyorlar. Peki bizim üniversitelerimizin Rusça bölümlerindeki hocalar Rusya’yı karış karış gezip ikili anlaşma yapmak için veya öğrencilerini Rusya'ya kısa süreli veya yıllık çalışma  niçin yapmıyorlar? Görüşmedikçe bunların olasılıklarının 0 olduğunu neden söyler dururlar? Rusya'dan gelen hocalar üniversitelerimizle anlaşama yapabiliyorlarsa bizimkiler neden yapamıyorlar? Şimdi nereden biliyorsunuz? Teknik mevzuatlardan ne anlarsınız? Kolaysa gelin siz yapın diyenler vardır. Evet  oturduğunuz koltuklardan sıcak maaşlarınızdan vazgeçin biz gelip bunların hepsini yapalım. Sınıfların Rusça ortalaması sizin verdiğiniz notlara bağlı değildir. Mezun verdiklerinizin yüzde doksanı Rusça'yı bilmiyor. Berbat bir ortalamamız var. Yine bazıları siz hiç çalışmıyorsunuz, ödevlerinizi yapmıyorsunuz, goy goya gelmişsiniz söylenebilirler. Doğrudur. Ortalama 19 yaşında üniversite hayatına başlayan birinin goygoy ile alakası sıkıfıkıdır. Yine aynı yaş ortalamasını eğitmek, yönetmek, sevdirmek daha kolaydır.

Öğrencilere nacizene birkaç fikir;

Rusça öğrenmek için çizelgede belirtilen yaşam alanı oluşturun.

Hocalarınızı dinleyin, ödevlerinizi yapın

Sosyal medyayı aktif kullanın

Rusya’ya yazları kurslara gidin ve gezin

Rus arkadaşlar edinin ve sürekli mesajlaşın

Kış kursları için iyi araştırma yapın Rusya’da aldığınız derslerinizi üniversitenize saydırırma ihtimalini sürekli aklınızda tutun.

Rusça kısa hikayeler okuyun ve özetler yazın

Rusça ile alakalı iş alanlarını sadece Türkiye içinde değil Rusya içinde Türkçe-Rusça bilen personel arayan şirketleri araştırın