Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Aralık 2017 Pazartesi

Düzen ve Sadakatsızlık

Okumanız Dileği İle

                                    Başlıksız

Bugün bana dünya düzeninde Ortadoğu neden karışık sorusuna cevap veren küçük bir olayla karşılaştım. Herkesin farklı bir cevabı var elbette. Bu cevaplar doğrunun küçük bir parçasıda olabilir. Küçük parçalar bütünüde oluşturabilir. Bu bütünü oluşturma adına küçük bir parça da ben koymak isterim. 

Bugün (11.11.2017) oturduğum yurta dair kayıt kağıdı almak üzere ilgili yere gittim. İki kattan oluşan  bu yerin duvarları Tolstoy'u, Tukay'ı, Lenin'i görmüş tarihe tanıklık etmiş bir bina. İlk katın sakinliğini bozan tek şey  yaşlı bir teyzenin ( güvenlik görevlisi) öğrencilere öğrenci kartını göstermesini istemesiyle bozuluyor. Birkaç öğrenci gösterdikten sonra ilk kattaki açılması için ciddi enerji harcaman gereken kalın kapılı odalara dağıldılar. Ben ise ikinci katta çıktım. Aynı sakinliği beklerken kendimi 1970'li yılların muz, domates sırasına giren Sovyet halkı gibi his ettim. Uzunca bir kuyruk. Binanın içi  sıcak olmasına rağmen montunu çıkartmayan insanlar, telaşlı bakışlar, uykusu gelenler, ayakta durmaktan yorulanlar, sırasını kaptırıp sesini çıkartamayanlar. Bugün o belgeyi almak zorunda olduğumdan mecbur beklemeliydim. Aklıma gelen küçük hilelerde olmadı değil. Mesela "küçük bir sorum var girip soracağım, yada burada çalışıyorum sırayı açın". Tabi bunlar saniyelerimi alan hayallerdi. Sıraya girdim. Sıranın hemen hepsi Çinli öğrencilerden oluşuyordu. Geri kalanı birkaç Hindistanlı. Sıranın sıkışık ama iyi kötü bir düzeni vardı. Sırayla giriliyor işlerini hal edebilenler hal ediyor haledemeyenler suratsız çekilde sırayı yarıp çıkıyorlardı.  

Gelelim düzenin nasıl bozulduğuna.  Sıramı alırken yeni gelen 3 kişi  gördüm.  Gelenlerin ya İran'lı ya Irak'lı olabileceğini alakasız bir şekilde düşündüm.  Gözleri fal taşı gibi açıldı bu 3 arkadaşın. Sanırsam o saniyelerde benim düşündüğüm hileleri düşündüler ki hemen sıranın hepsine hemen soru sorup çıkacağım dediler. Ortada bir karmaşa dur demeye kalmadan içlerinden bir arkadaş her tarafı dağıtarak yardı geçti. Geçerken arkadaşınıda çağırıyordu. 2. arkadaşı biraz olsun düzene saygı duyduğundan veya onun gibi sırayı yaramayacağına inandığından tıkandı kaldı arkada. 3. arkadaşıda aynı taktiği izleyerek içeri girdi. İçeride ne yaptıklarını merak ediyordum. Kalabalık arasından  görüş açımın az olmasına rağmen içeri girenleri görmeye çalışıyordum. İçeri giren arkadaşlar yaklaşık 10 dakika boyunca tüm sıradaki arkadaşların yapacağı işlemleri yaptılar. Odadan çıkacakları zaman ön sırada ben vardım. Merak ettim sordum nerelisin diye. Iraklıyım dedi. Şaşırmadım. Çünkü tahminlerimin arasındaydı. Sıradaki insanlara bakarak nasılda sizi keriz yerine koydum beklemeden işimi hal ettim ve çıktım diye kafasından düşünüyor mudur? Belki evet. Dikkatinizi şuraya çekmek istiyorum. Bir düzeni bozmak alışkanlık, kültür haline geldiğinde olacak kaosu düşünebiliyor musunuz? Ne yazık ki rüşvetle, üçkağıtçılıkla, düzeni herhangi bir şekilde bozarak işlerini yaptırmak kültür haline gelmiş. Düzene sadakat, düzeni iyileştirme çabaları toplumda kültür haline geldiğinde hayat standartlarımızı nereye taşıyabileceğinin farkında mısınız ? Bu yaşadığım küçük örnek başta söylediğim Ortadoğu'nun karışıklığı ile ne alakası var diyenler olabilir. Onlara şunu söylemek zorundayım. Kendi ülkesinin düzenine sadakat, düzeni birey için kurma ve iyileştirme çabaları, yanındaki ortak paydaşına saygı, başarıyı hakkıyla elde etme gibi duygular kültür haline gelseydi bugün durumları böyle olmazdı.  Yukarıda saydığım kendi işini hal etme uğruna düzeni bozacak şeyler hastalıktır, bu hastalık temeli çürüyen toplumlarda yaygınlaşır.  Bir kez vücudu ele geçirirse 780 bin km'nin içinde yaşayan insanlarında yaşayacağı acılar Irak'tan, Suriye'den farklı olmayacaktır. Dikkatinizi işinize dürüstçe vermeniz dileği ile